Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Beş yıl önce bugünlerde Arap dünyası yaygın bir halk hareketiyle çalkalanıyordu...

Tunus’ta sokak satıcısı genç bir öğrencinin kendisini bir meydanda yakmasıyla başlayan rejim karşıtı protestolar Fas’tan Yemen’e kadar uzanan bir coğrafyada, yıllardan beri iktidarda tutunan otoriter yönetimleri sarsıyordu.

“Arap Baharı” adı verilen bu “halkın uyanışı” önce Tunus’ta Bin Ali rejimini devirecekti. Bu tarihi olayın “domino etkisi” çok geçmeden Mısır’da hissedilecek, yıllanmış Mübarek yönetimi alaşağı edilecekti.

Haberin Devamı

Bu hareketin hızlı yayılışı Libya’da Kaddafi rejimini kanlı bir şekilde ve bir dış müdahale ile sonlandırılacaktı.

Benzer bir halk hareketi Bahreyn’de Suudi Arabistan’ın askeri desteğiyle bastırılacak, Yemen’de ise iç savaşa dönüşecekti...

Ama Arap Baharı en fırtınalı ve yıkıcı etkisini Suriye’de gösterdi. Esad rejiminin halk ayaklanmasını bastırmak çabası ülkeyi çok kanlı çatışmalara ve büyük bir insanlık dramına sevk etti...


Ne hayal edilmişti?

Arap Baharı, bu coğrafyadaki milyonlarca insan için büyük bir umuttu. İstenilen şey de çok basitti: Aş, iş, adalet, özgürlük... Bunun için kök salmış, dikta rejimlerin gitmesi, yerine halkın seçeceği yönetimlerin iş başına geçmesi gerekiyordu...

Bu umut, şu 5 yıl içinde, bir ölçüde tek bir ülkede gerçekleşti: O da Tunus... Diğerlerinde ise fiyasko... Mısır’da Mübarek’ten sonra demokrasi denemesi çok kısa sürdü, ülke askeri bir rejim altına girdi... Libya’da Kaddafi’den sonra ülke bölündü ve iki başlılık içinde kargaşaya sürüklendi... Yemen’de de keza... Suriye’de “Bahar”ın nasıl bir kaosa dönüştüğü ve ülkenin ne hale düştüğü malum...


Neden böyle oldu?

Arap Baharı’nın umutları yerine getirememesinin çeşitli nedenleri var. Bu da ülkelere göre değişiyor. Arap dünyası derken, bunun homojen, tek bir varlık olmadığını unutmamalı.

Ama gene de bazı ortak noktalardan söz etmek mümkün. Uzun yıllar diktatörlükle yönetilen ülkelerde baskının kalkması, nüfus yapısındaki unsurlara, etnik ve mezhepsel gruplar arasındaki farklılıkların ve sürtüşmelerin yüzeye çıkmasına yol açmıştır. Tunus daha homojen bir nüfus yapısına ve daha çağdaş bir kültüre sahip olduğu için çoğulcu sisteme daha rahat uyum sağlayabilmiştir. Suriye, Libya, Yemen gibi ülkelerde etnik ve mezhepsel farklılık çatışma ve kargaşaya neden olmuştur. Mısır’da ise öteden beri var olan “ordu faktörü” dinci bir iktidara (seçilmiş dahi olsa) izin vermemiştir.

Haberin Devamı

Bu arada tabii bölgesel (İran, Suudi Arabistan gibi) aktörlerle küresel (ABD, Rusya gibi) güçlerin müdahalelerinin “Arap Baharı”nın yeşermesine engel olduğunu belirtmek gerek.

Zaten Arap halk hareketinin başlamasından 5 yıl sonra halen bir “Arap Baharı”ndan söz etmek de mümkün değil.