Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ortadoğu hep zihinleri karıştıran çelişkilerle dolu bir bölge olmuştur. Ama şu andaki durum, gerçekten her zamandakinden daha karışık.
Suriye ve Mısır’daki son olayların içyüzü kadar, bu gelişmeler karşısında bölge ülkelerinin ve örgütlerinin aldığı tavrı anlamak çok zor. Arap dünyası bu konularda o derecede bölünmüş ki, kimin hangi nedenlerle kimden yana veya kime karşı olduğunu sezmek hiç de kolay olmuyor.
***
Önce Suriye tablosuna bakalım:
Uluslararası topluluğun önde gelen büyük güçler bir yana, bölge ülkelerinin ve örgütlerinin tutumları oldukça çelişkili. Beşar Esad’a “savaş alanında” fiilen en büyük desteği veren, Hizbullah. İran desteğindeki bu örgütün savaşçıları sayesinde Esad’ın ordusu son zamanlarda bazı önemli askeri kazançlar elde edebildi.
Hizbullah, Lübnan’da siyasi ve askeri bir varlık gösteren Şii mezhebine mensup radikal İslamcı bir örgüt. Lübnan’daki Sünniler Hizbullah’ın tutumundan hoşnut değil. Geçen hafta Beyrut’ta örgütün merkezine karşı girişilen kanlı saldırının Sünni militanların işi olduğu belirtiliyor
Hizbullah güçlerinin Suriye’de savaştığı “düşman” Esad’ı devirmeye çalışan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO). Bunların içinde de İslamcılar var. Halen onlardan bağımsız olarak Kuzey Suriye’de, özellikle Kürt PYD militanlarına karşı savaş ilan eden ve bölgeyi kendi kontrolleri altına almaya çalışan El Nusra Cephesi de sahnede. El Kaide’nin Suriye’deki uzantısı sayılan bu İslamcı grup da, Esad’ın laik Bass rejimine karşı bir tutum içinde...
Buna karşılık diğer bir radikal İslam grubu olan Hamas‘ın Esad ile tüm ilişkileri kopmuş durumda. Hamas lideri Halit Meşal, Şam’daki bürosunu kapatmak ve ülkeyi terk etmek zorunda kaldı...
Nihayet Arap ülkelerinin çoğu Esad’a karşı bir tavır aldı, hatta “Suriye’nin Dostları” topluluğunda yer aldı. Bir kısım Körfez ülkeleri muhaliflere ve ÖSO’na maddi destek de sağlıyor. Buna karşılık İran İslam Cumhuriyeti hâlâ Esad’a arka çıkıyor...
***
Gelelim Mısır’a: 3 Temmuz darbesinden sonra, Arap ülkelerinin yeni durum karşısında benimsediği tavırda da büyük sürprizler ve çelişkiler var.
Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere Arap ülkelerinin çoğu (Suriye dahil), darbeci yönetimden yana. Hatta Suudi Kralı, Müslüman Kardeşler’i saf dışı etmeye çalışan General Sisi rejimine her türlü desteği sağlamaya kararlı.
Mısır’da aşırı dinci Selefiler grubu başta darbeden yana bir tavır almıştı. Şimdi askeri yönetime karşı çıkıyor. Hamas da başından beri öyle...
***
Görüldüğü gibi her iki ülkede tablo kafa karıştırıyor.
Bunun çeşitli nedenleri var: Arap ülkelerinin ve örgütlerinin Suriye ve Mısır’daki olaylar karşısında aldığı tutumda bazı hallerde dinsel, mezhepsel nedenler var. Ancak bu aynı din ve mezhebe mensup ülke ve örgütlerin birbirlerine ters düşmelerinin sebebini izah etmeye yetmez.
Bu tutumları çoğu zaman belirleyen faktör, çıkarlar ve güç mücadelesidir. Radikal dinci grupların örneğin, Suriye‘de aksi pozisyonda olmasının, Mısır örneğinde teokratik Suudi Arabistan’ın, Müslüman Kardeşler karşıtı ve cunta lehinde bir duruş sergilemesinin esas nedeni bu çıkar ve güç çatışmasıdır.