Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ATİNA


       Yunanistan, Helsinki zirvesinde Türkiye'nin adaylığı konusunda ön şart koşmayacak ve bunun gerçekleşmesine doğrudan ya da dolaylı olarak engel olmayacak...
       Bu önemli mesajı dün, Yunan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'dan, "Türk - Yunan Forumu" çerçevesinde yaptığımız bir toplantı sırasında aldık.
       Papandreu başta daha önce İstanbul'da, Taksim toplantısında da belirttiği bir hususu tekrarladı: "Yunanistan'ın ilke olarak tutumu, Türkiye'nin adaylığının göstermelik değil, gerçek olmasıdır. Türkiye'nin adaylığı sadece bir sıfattan ibaret olmamalı, onun öteki adaylar gibi, AB'nin çeşitli organlarına katılımı, yardım programlarından yararlanması sağlanmalıdır... Bizim bunun dışında Türkiye'nin adaylığı konusunda AB'den spesifik bir talebimiz - ya da koşulumuz - yoktur. Ancak Helsinki zirvesine kadar Türkiye'nin bazı hareketlerde bulunması tarafımızdan iyi karşılanacaktır"...
       * * *
       YUNANLILARIN bu alanda beklediği "hareketler"in - veya jestlerin - ne olduğu belli. Örneğin Heybeliada'daki Ruhban Okulu'nun açılması buradaki kamuoyu üzerinde iyi bir etki yapacaktır. Başbakan Ecevit'in daha önceki demeçlerinde Türkiye'nin Yunanistan üzerinde herhangi bir toprak talebinin olmadığına ilişkin ifadelerinin daha resmi biçimde ilan edilmesi, aynı şekilde iyi karşılanacaktır. Tabii bu arada Kıbrıs konusunda görüşmelerin başlaması da, daha müsait bir hava yaratacaktır.
       Ama artık anlaşılıyor ki, Atina Türkiye'nin AB adaylığına desteğini bu "jestler"in yapılması şartına bağlamıyor. Bu, geçen hafta Yunan hükümetinde yapılan bir değerlendirmenin sonucudur.
       Papandreu'nun bu konudaki sorularımı yanıtlarken söylediği şu sözler, bir Yunan diplomatının deyişi ile Atina'nın politikasındaki "yeni görüntü"yü ("new look") yansıtıyor: "Helsinki'de oturup bir koşullar listesi sunacak değiliz. Tabii görüşmeler sırasında, bazı sorunlarla ilgili genel ilkeler ele alınacaktır. Bu diğer adaylar için de söz konusudur. Türkiye'ye karşı çifte standart uygulanmayacaktır. Helsinki'de bu prensiplerin tekrarlanmasını bekliyorum..."
       * * *
       AB'de bazı ülkelerin farklı görüşlere sahip olduğunu, örneğin İsveç'in insan hakları üzerinde durduğunu anımsatan Papandreu'nun şu sözü de mühim: "Bunlar bizim pozisyonumuz değil."
       Bunu şöyle yorumlamak mümkün: Yunanistan, Helsinki'de, Türkiye'nin adaylığına çomak sokmak amacı ile buna sıcak bakmayan veya tereddütleri olan ülkelerle bir olmak peşinde değil.
       Helsinki zirvesinde Atina'nın pozisyonu bu şekilde gerçekleşecekse, bunu - Türk - Yunan ilişkileri üzerinde olumlu etkisi olacak - çok önemli bir gelişme saymak gerekecektir...
       Ama Yunanistan'ın Helsinki zirvesinde üstünde ısrar edeceği (ve Papandreu'nun çeşitli AB başkentlerini ziyaret ederek destek sağlamaya çalıştığı) bir konu var: O da Kıbrıs'ın AB üyeliği sorunu. Dört üye ülke (Almanya, Fransa, İtalya, Hollanda) Kıbrıs sorunu halledilmeden bu adaylığın dondurulmasını istiyor. Yunanistan ise, Güney Kıbrıs ile üyelik için müzakere sürecinin başlaması ve 4 üye ülkenin itirazını kırmak için yoğun çaba harcıyor. Papandreu bize bu olayı "Kıbrıs AB'nin dışında tutulmamalı" şeklinde ifade etti...
       * * *
       İLGİNÇ bir rastlantı: Biz Atina'da Dışişleri Bakanlığı'nın üst katındaki bir salonda Papandreu ile, Türk - Yunan ilişkilerinin geleceğini görüşürken, alt kattaki diğer bir salonda Dışişleri başta olmak üzere çeşitli bakanlıklara mensup Türk ve Yunan yetkilileri müzakere halinde idiler.
       Bu görüşmeler, Türk - Yunan diyaloğunun "üçüncü raundunun ikinci ayağı"nı oluşturuyor. Tartışılan konular, organize suçlar ve terörle mücadele, kültür alanında değiş - tokuş ve uluslararası örgütlerde işbirliği... Bu konuda kaydedilen ilerlemeler, çarşamba günü Selanik'te Cem - Papandreu buluşmasında gözden geçirilecek...
       Bizim de dahil olduğumuz "Türk - Yunan Forumu"na gelince, bu 2 yıldan beri iki ülke arasındaki sorunların çözümüne yardımcı olacak "güven artıcı" ortamı oluşturmaya çalışan bir grup. Aramızda iki ülkenin önde gelen diplomatları, akademisyenleri, parlamenterleri, işadamları, emekli subayları, yazarları ayrıca İngiltere'den ve Norveç'ten iki önemli "düşünce kuruluşu"nun yöneticileri var. Türk tarafında İlter Türkmen, Cem Duna gibi eski büyükelçiler, Fırat Dayanıklı, Hakan Tartan gibi milletvekilleri, Nur Vergin, Soli Özel gibi akedemisyenler yer alıyor.
       Papandreu "Forum"u çalışmalarından ötürü kutlarken ilişkilere verilmesini istediği "yeni görüntü"yü şöyle anlattı: "İlişkilerimizin eskisinden farklı olmasını ve ortak çıkarlarımızın öne çıkarılarak çeşitli alanlarda işbirliği kurulmasını istiyoruz. İlişkilerin krizlere dayanıklı hale gelmesinin ve şimdi kazanılan hızın (momentum'un) sürdürülmesinin yolu da budur..."


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr