Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yakınlaşma sürecine giren Türk - Yunan ilişkilerini bozmak için şu sırada bundan daha münasebetsiz bir girişim düşünülemezdi.
Yunan Bakanlar Kurulu'nun iki üyesinin "Anadolu Rumlarının soykırımını" tescil etmeye yönelik eylemi, bir an önce durdurulmaz ve böyle bir yasanın onaylanmasının önüne geçilmezse, korkarız ki, iki ülke arasında güvenin ve dostluğun kurulması için son zamanlarda harcanan çabalar boşa gidecektir.
Kültür Bakanı Evangelos Venizelos ile İçişleri Bakan Yardımcısı Kostas Kaiserlis'in 14 Eylül tarihinin "Küçük Asyalı Yunanlıların Türk devleti tarafından soykırımını anma günü" ilan edilmesi için hazırladıkları ve Cumhurbaşkanı Kostas Stefanopulos'a sundukları kararname, gerçekten Türk - Yunan ilişkilerinin köküne yerleştirilen bir dinamit niteliğini taşıyor.
Bu iki bakan durup dururken böyle bir konuyu gündeme getirmenin ciddi sonuçlar yaratacağını kestiremiyorlar mı? Bunu bile bile, hele soykırım iddiaları üzerinde Türkiye'de hassasiyetin doruk noktada bulunduğu bir dönemde, bu çıkışı yapmaları, küstahça bir meydan okuma değil midir?
Eğer bu sadece adı geçen iki zatın kişisel bir inisiyatifi ise ve Yunan resmi politikasına ters düşüyorsa, bunu engellemek ve Türkiye'yi rahatlatmak, Simitis hükümetine düşüyor.
* * *
ASLINDA buna benzer bir girişime iki yıl önce geçilmiş, Yunan parlamentosundan bu yönde bir karar da çıkarılmıştı. Ancak Türk - Yunan ilişkilerinin yumuşamaya başlaması ile, bu karar bir yana bırakılmış ve gereken kararname de o zaman hazırlanmıştı.
Bu işin şimdi bu iki bakan tarafından yapılması, şaşırtıcı olduğu kadar anlamlıdır da. Atina'da bazı yetkililer bu girişimin kendileri için de sürpriz olduğunu söylüyorlar.
Gerçekten Başbakan Simitis'in ve Dışişleri Bakanı Papandreu'nun bundan haberi yok muydu? Bu, sadece iki bakanın çevirdiği bir iç politika manevrası mıdır? Bu herhalde önümüzdeki günlerde daha net biçimde anlaşılacaktır.
Ama bu kararnamenin 2 yıl sonra şu sırada hazırlanmış olması, girişim sahiplerinin bugünlerde Ermeni soykırımına ilişkin kampanyanın yoğunlaşmasından ve Fransız Meclisi'nin kararından cesaret almış olduğu izlenimini veriyor.
Böylece Türkiye sadece Ermeni değil, şimdi bir de Yunan soykırımı iddialarına dayalı bir suçlama ve karalama kampanyasına hedef oluyor...
* * *
YUNAN hükümet sözcüsü, Türk - Yunan ilişkilerinin bu olaydan etkilenmemesi gerektiğini söylüyor. Yunan basını da genelde bu konuya nispeten ılımlı yaklaşıyor veya en azından (geçmişte olduğu gibi) fazla şamata yapmıyor.
Öyle anlaşılıyor ki, aklı başında Yunanlılar da bu girişimden rahatsız ve olası sonuçlarından kaygılı.
Yunan Dışişleri Bakanlığı, Ankara'ya diplomatik yollardan Simitis hükümetinin konuyu ciddiyetle ele alacağını ve gerekeni yapacağını bildirmiş bulunuyor.
Halen Ürdün'ü ziyaret etmekte olan Yunan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'nun Atina'ya dönüşünden sonra kararnamenin onayını önlemek için enerjik çabalar harcaması bekleniyor.
Yunan diplomasisi iki bakanın yaptığı çıkışın, Türk - Yunan ilişkilerini ciddi biçimde zedeleyeceğinin ve gereksiz gerginliklere yol açacağının bilincinde.
Bu nedenle Yunanlı diplomatlar "aman, bu olayı büyütmeyelim ve havayı bozmayalım" diyorlar. Doğrusu bu tabii. Yeter ki, bu münasebetsiz olayın önü hemen ve etkin biçimde kesilsin...