Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bu Amerikalı George W. Bush'tan başkası değil. Süper Güç'ün genç Başkanı, 6 günlük ilk resmi gezisi için, şimdi yaşlı kıtada bulunuyor.
Seyahatin amacı, Avrupa'yı yakından tanımak, liderleri ile tanışmak, bir dizi konuyu tartışmak...
Amerikan liderinin buna büyük ihtiyacı var. Genç Teksaslı, Avrupa'yı pek (veya hiç) bilmiyor. O kadar ki, - "Newsweek" dergisine göre - bu Avrupa seyahatine çıkmadan, Beyaz Saray'da kendisi için özel bir "Avrupa kursu" düzenlenmiş...
Buna rağmen "atak" gazeteciler, Bush'un 5 ülkeyi kapsayan bu gezisinde yapabileceği "gaflar"ı dikkatle kolluyorlar. Dün Madrid'de "ilk"ini bildirdiler bile: Bush, İspanya Başbakanı'nın adını Aznar yerine Anzar diye telaffuz etmiş!..
* * *
TABİİ ABD Başkanı'nın Beyaz Saray'daki görevine başladıktan sonra Avrupa'ya yaptığı bu ilk resmi gezinin özel bir "mana ve ehemmiyeti" var.
Bush ile müttefik liderler arasında yapılacak görüşmeler, ABD ile Avrupa'nın şu sırada birbirine ne kadar yakın veya birbirinden ne kadar uzak olduğunu gösterecek.
Ele alınacak olan başlıca konular - Bush'un "nükleer kalkan" projesi. Avrupa ordusu (AGSP), ABD'nin "küresel ısınma" anlaşmasına karşı çıkması, Balkanlar'daki ve Ortadoğu'daki gelişmeler, vs. - temelde "Transatlantik ilişkiler"in durumuna ışık tutacak.
Bush'un işbaşına gelmesinden sonra ve hele bu seyahat öncesi yapılan değerlendirmelerde, daha çok Atlantik'in iki yakası arasındaki "uçurum"dan söz edildi. Avrupalılar Bush yönetiminin, özellikle yukarıda sıraladığımız konularda, giderek Avrupa'ya ters düşen politikalara yöneldiğini öne sürdüler. Amerikalılar da, Avrupa'nın eski ittifak ruhundan ayrılan yeni tavırlar almasından yakınmaya başladılar.
* * *
GERÇEKTEN ilk bakışta, ABD ile Avrupa arasında "o eski hava" yok. Birçok konuda görüş ayrılıkları var. Hatta genelde karşılıklı bazı kuşkular - ve güven eksikliği de - var.
Soğuk Savaş döneminde ABD ile Avrupa'nın kenetlenmiş olması ve Avrupa'nın ABD'ye daha bağımlı hale gelmesi çok doğaldı. Şimdiki farklı koşullarda, aynı "bütünlüğü" sürdürmek mümkün olmayabilir. Ama bu da, ittifakın çözülmekte olduğu, ABD - Avrupa ortaklığının devam edemeyeceği anlamına gelmez.
Zaman zaman bazı sorunlar karşısında ABD'nin ve Avrupa'nın takınacağı tavır farklı da olsa, ortak çıkarlar ve ortak değerler, "Avratlantik" düzeninin temelini oluşturuyor ve bu da, tüm ilgili ülkeleri aynı hedefler ve idealler etrafında aynı safta kalmaya itiyor.
Nitekim Bush'un Avrupa turnesi öncesinde, bazı tartışmalı konular üzerindeki karşılıklı tavırlarda esneklik işaretleri gelmeye başladı. ABD'nin nükleer savunma sistemi projesi üzerinde Schröder'den sonra Chirac da daha uzlaşıcı ifadeler kullandı. Küresel ısınma konusunda Washington, kabul etmediği anlaşmaya karşılık alternatif bir öneri üzerinde çalışmaya hazır olduğu mesajını verdi.
* * *
EVET, Atlantik'in iki yakası arasında güncel meselelerde "uçurum" değilse bile, bir hayli "aralık" var. ABD ile AB arasında gizli bir rekabetin bulunduğu da sır değil.
George W. Bush, "eski dünya"yı keşfederken, farklılıkların ne ölçüde derin olduğu ve nasıl giderilebileceği daha iyi anlaşılacak.