Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Kadrosunda pek çok tanınmış eski devlet adamının ve diplomatın da bulunduğu ICG, yakın geçmişte Türkiye'yi yakından ilgilendiren konularda da çalışmış, örneğin (bizim de daha önce bu köşede irdelediğimiz) Kıbrıs ve Kerkük meseleleri üzerinde raporlar yayımlamıştır.ICG dün gene Türkiye'yi ilgilendiren bir rapor yayımladı. Başlığı: "Türkiye ve Avrupa - Bundan Sonraki Yol"...Genelde ICG'nin raporları ciddi uluslararası bunalımları konu olarak aldığı için, bu son belgenin başlığı, ilk bakışta dikkatimizi çekti: Acaba Türkiye ve Avrupa (AB) arasındaki ilişkilerde, "bundan sonraki yol"da bir kriz mi görünüyor? Uluslararası Kriz Grubu (ICG), dünyanın çeşitli yerlerindeki uyuşmazlıklar ve krizlerle meşgul olan, itibarlı ve etkin bir kurumdur. Brüksel merkezli bu bağımsız örgütün görevi, uluslararası anlaşmazlıkları objektif bir şekilde incelemek, yayımladığı raporlar ve yaptığı temaslarla, krizlerin çözümlenmesine yardımcı olmaktır. Rapor üzerinde 6 ay çalışan ICG'nin Türkiye uzmanı, Hugh Pope'un deyişiyle, bu konu bir krizle ilintili görüldüğü için değil de, Türkiye'ye bir "bölgesel aktör" olduğu ve bu ilişkilere "Avrupa'nın geleceği bakımından da büyük önem verildiği için" işlendi.Nitekim 40 sayfalık raporun büyük kısmı, Türkiye'nin Avrupa vizyonu, son zamanlarda gerçekleştirdiği "reform devrimi", ekonomik gelişimi, güvenlikten enerjiye kadar çeşitli alanlardaki rolü gibi "tanıtıcı" konulara ayrıldı.Bu rapor da, ICG'nin diğer benzer belgeleri gibi, ilgili taraflara ne yapmaları gerektiği konusunda bir dizi tavsiyede bulunuyor. Bu arada mesajların daha çok AB'ye yöneltildiği de göze çarpıyor.Hugh Pope'a göre, Türkiye AB yolunda bir hayli mesafe kat etti ve bu yönde kararlılığını koruyor. Tereddütler -veya itirazlar- bazı Avrupalılardan geliyor. Bu bakımdan mesajların esas adresi AB'dir...Örneğin, raporun daha başında Avrupalıların Türkiye'nin AB üyeliğinden korkmaması gerektiği vurgulanıyor. Bir kere, bu üyeliğin gerçekleşmesine daha uzun zaman var. Bu zaman içinde, Türkiye AB'de eleştirilere konu olan bazı eksikliklerini veya yetersizliklerini gidermiş olacak. Kaldı ki, Avrupa'nın, üyelik sözünü yerine getirmesi, kendi çıkarına, ayrıca bölgenin de yararınadır... Adres, AB... Raporun "Sonuçlar" bölümünde AB'nin neden Türkiye ile ilişkilerini "imtiyazlı ortaklık" ve benzeri formüllerle değil de, tam üyelik esaslarına göre düzenlemesi gerektiği savunulurken, şu cümle dikkati çekiyor: "Türkiye, antlaşma, tarih, kurumsal yükümlülük, güvenlik ve ideolojik vizyon itibariyle, bir Avrupa ülkesidir."Kuşkusuz bu, Nicolas Sarkozy gibi, Türkiye'yi bir Avrupa ülkesi saymayan bazı Avrupalı liderlere bir cevap oluşturuyor."Halen AB'nin 27 üyesinden en az 22'sinin Türkiye'nin tam üyeliğinden yana olduğunu" açıklayan rapor, şu cümleyle noktalanıyor: "Avrupa'nın, yeni AKP hükümetinin, Türkiye'nin Avrupalılaşma sürecine ivme kazandırma çabasına destek vermesinde kaybı değil, aksine kazancı olacaktır".ICG raporlarının şimdiye kadar yetkili çevrelerde dikkate alındığı ve etkili olduğu görülmüştür. Umarız bu rapor da Brüksel, Paris, Berlin ve diğer merkezlerde aynı etkiyi gösterir... skohen@milliyet.com.tr Sarkozy'nin dikkatine...