Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türk kamuoyu, yeterince bilgilendirilmediği için, Balkanlar'da olup bitenlerin - ve de Türkiye'nin Balkan politikasındaki değişikliğin - pek farkında değil.
Son günlerde, Türk askeri birliğinin de görev yaptığı Kosova'da meydana gelen kanlı olaylar, bu sorunu gene dünya gündemine getirdi. Şimdi Kosova'daki gerginliğin Balkanlar'daki sükuneti bozmasından ve bölgeyi istikrarsızlaştırmasından korkuluyor.
Geçen hafta sonu Cumhurbaşkanı Sezer'in Bulgar ve Romen meslektaşları ile Filibe'de yaptığı görüşmelerde önemle üzerinde durulan sorunlardan biri de, Kosova'daki durumdu. Üçlü zirvenin sonunda yayımlanan ortak bildirideki ifadeler, Türk diplomasisinin yeni yaklaşımını da ortaya çıkarmış oldu.
* * *
ÖNCE Kosova'da neler olduğunu anımsatalım.
Kosova'daki Arnavutlara karşı etnik temizliğin durdurulması için NATO'nun gerçekleştirdiği askeri operasyondan sonra, Haziran 1999'da varılan anlaşma uyarınca, bu bölge BM misyonunun (MİNUK) ve NATO önderliğindeki uluslararası gücün (KFOR) denetimi altına girdi. Sırp mezaliminden kaçan Arnavutların büyük kısmı evlerine döndü. Ama bu kez azınlıktaki Sırplar, geri gelen Arnavutların saldırılarına uğradılar. Anlaşmaya göre 1990'larda faal olan ayrılıkçı UÇK gerillaları silahsızlanacaktı. Ancak KFOR'un 30 bin askeri bunu tam sağlayamadı.
Kosova sorununun gene güncelleşmesine yol açan olay, Arnavut gerillalarının Sırp sivillere ve polislere karşı giriştiği bir dizi saldırıdır. Buna artık yeni Yugoslav Cumhurbaşkanı Kostuniça da sessiz kalamadı ve Arnavutlara sert uyarılarda bulundu. NATO Genel Sekreteri Lord Robertson da Arnavutları kınarken "müttefikler (Arnavutlara karşı) etnik temizliğin yerini (Sırplara karşı) etnik saldırıların alması için müdahale etmedi" şeklinde konuştu. AB de "silahlı Arnavut militanlarının şiddete derhal son vermelerini" talep etti...
* * *
İŞTE tam bu sırada Filibe'deki Türk - Rumen - Bulgar zirvesinde bu mesele görüşüldü ve ortak deklarasyonda şu ifade kullanıldı: "Cumhurbaşkanları bölgedeki silahlı grupların giriştiği şiddeti ve etnik eylemleri kınadı ve şiddetin derhal ve tam olarak sona erdirilmesini istedi."
Bu cümlede kimlerin kastedildiği belli.
Üç ülkenin liderleri son zamanlarda Arnavut militanlarının gerçekleştirdiği saldırıların gerginliği tırmandırmasından ve bu kez Sırpların da misillemeye geçmesinden kaygılı.
Bu aşamada üç Balkan ülkesinin şiddete son verilmesi çağrısında bulunmanın ötesinde yapabileceği fazla bir şey yok. Bu görev BM'ye ve KFOR'a düşüyor. AB ülkelerinin temsilcileri ile Türkiye dahil Balkan ülkelerinin liderleri yarın Üsküp'te bir araya gelip neler yapılabileceğini görüşecekler. (Başbakan Ecevit davetli, ama Ankara'daki kriz nedeni ile herhalde gidemeyecek. Ama Dışişleri Bakanı Cem'in toplantıda hazır bulunması bekleniyor).
* * *
BOSNA ve Kosova olayları sırasında Yugoslavya'ya karşı açık tavır alan Türkiye, şimdi bir yetkilinin deyişi ile, Belgrad'a karşı bir "siyaset ayarı" yapıyor.
Geçen hafta Yugoslavya Dışişleri Bakan Yardımcısı ile Ankara'da görüşmeler yapıldı. İki hafta sonra da Cem, Yugoslavya'ya ilk kez resmi bir ziyaret yapacak. Bu, Miloseviç döneminin sona ermesinden sonra, iki ülkenin ilişkilerini tekrar normalleştirmesinde önemli bir adım olacak.
Türkiye, Kosova'daki olaylarda Arnavut militanlarının şiddet eylemlerine karşı çıkmakla beraber, bölgedeki denge politikasını ve bu arada Arnavutluk'la yakın ilişkilerini sürdürmeye özen gösteriyor.
Geçen hafta Arnavutluk Dışişleri Bakanı Milo'nun Ankara'daki temaslarında bu tavır açıkça belli oldu.