Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Uzun bir durgunluk döneminden sonra, Ortadoğu birdenbire hareketlendi.
Yeni İsrail Başbakanı Ehud Barak işe başlar başlamaz "barış sürecini" yeniden canlandırabilecek ilk adımları atarken, Suriye Cumhurbaşkanı Hafız Esat'ın Moskova ziyareti bölgede bazı yeni gelişmelerin sinyalini vermiş bulunuyor.
Ortadoğu diplomasi çarkının tekrar dönmeye başlaması, Arap - İsrail anlaşmazlıklarının ve gerginliğinin sona erdirilmesi yönünde yeni umutlar yaratıyor.
Şimdi önemli olan, bu "momentum"un aksamadan devam etmesi ve - daha önce İsrail ile Mısır ve İsrail ile Ürdün arasında olduğu gibi - çözüme ulaşmak için tam bir kararlılığın gösterilmesidir.
* * *
KUŞKUSUZ Ortadoğu'da havanın değişmesinde İsrail'deki iktidar değişikliği başlıca rolü oynuyor. Barak'ın görevi devralırken, ilk konuşmasında "cesurların barışı"ndan söz etmesi, ardından peşpeşe Mubarek, Arafat ve Kral Abdullah ile görüşeceğini, Clinton ile buluşmak için Washington'a gideceğini açıklaması, bu işi sıkı tuttuğunu gösteriyor.
Barak'ın öncelikle Arafat ile anlaşmak, aynı zamanda Suriye ile de temasları başlatmak konusunda selefi Netanyahu'dan farklı ve daha esnek bir tavır içinde olması, cesaret verici. Arafat'ın Barak ile birlikte çalışmaya hazır olduğunu söylemesi, Esat'ın barış sürecine katılmak hususunda istekli davranması ve Mubarek'in şimdi oldukça iyimser olduğunu söylemesi, Ortadoğu'da yeni bir sayfanın açılmak üzere olduğuna işaret sayılabilir.
* * *
HAFIZ Esat'ın aniden Moskova'ya gitmesinin zamanlaması ilginç. Tam Barak'ın işe başladığı, barış sürecinin başlaması olasılığının arttığı ve de ABD'nin devreye girdiği bir sırada, Esat yalnızlığını aşmak için Rusya'nın siyasi ve askeri alanda desteğini sağlamak istemiştir. Suriye lideri böylece barış sürecine daha "güçlü pozisyon"da oturabileceğini umuyor.
Esat'ın bu çıkışı, Rusya'nın da işine yaramıştır. Suriye, SSCB'nin Ortadoğu'daki köprübaşı idi. O zaman Moskova bölgede (Irak dahil) aktif bir rol oynuyor, ABD ile adeta yarışıyordu. Bir süre bu gücünü yitiren Rusya şimdi (Balkanlar'da olduğu gibi) Ortadoğu sahnesine de çıkmak fırsatını elde ediyor.
Moskova bu fırsatı nasıl değerlendirecek? Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi, ABD'ye meydan okuyarak mı? Yoksa "barış süreci"nin başarıya ulaşması için, ABD ve diğer ülkelerle beraber çalışarak mı?
Ortadoğu barış sürecinin geleceğini etkileyecek önemli bir faktör bu. Balkanlar'da (Bosna ve şimdi Kosova'da) iyi - kötü, böyle bir işbirliği sağlanabiliyor. Bakalım Ortadoğu'da da, "barış için ortaklık" mümkün olacak mı?


Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr