Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Azerbaycan ile Ermenistan arasında sıkışmış ufak Dağlık Karabağ bölgesinde, öteden beri iki hasım ülke arasında zaman zaman ateş teatisi olur, birkaç asker ölür, karşılıklı suçlamalarla tansiyon yükselir; ama çok geçmeden etraf yatışır, statüko devam eder...
Hafta sonu bölgede cereyan eden çatışmanın boyutları (bu arada ölü-yaralı sayısının yüksek olması) dünyanın dikkatini çekti ve bu “donmuş” meselenin “alevlenmesi”nin daha geniş bir savaşa yol açabileceği endişesini yarattı.
Gerçekten Dağlık Karabağ’daki son “yerel” çatışmalar, Azerbaycan ile Ermenistan arasında “bölgesel” bir savaşın başlangıcı olabilir mi?
Ortadoğu kaynarken, şimdi Güney Kafkasya’da böyle bir patlama ayrı bir felaket olur...

Olayın arka planı
Bu duruma nasıl ve neden gelindiğine bir bakalım.
Dağlık Karabağ 4.400 km karelik, 150 bin nüfuslu bir yer. Nüfusun yüzde 75’i Ermeni, gere kalanı da Azeri. Siyasi statüsü ise oldukça karışık: Burası Sovyetler Birliği şekillenirken, 1922’de Stalin tarafından Azerbaycan’a verildi. SSCB döneminde burada “yerel” Ermenilerle Azeriler barış içinde yaşadılar...
1980’lerin sonunda SSCB’nin dağılması ve Azerbaycan ile Ermenistan’ın bağımsızlığa kavuşması öncesinde, Dağlık Karabağ’daki Ermeniler ayağa kalktı. Ermeni ağırlıklı yönetim bir referandum düzenleyip burayı “bağımsız cumhuriyet” ilan etti...
Bu çıkış, Bakü ile Erivan arasında savaşa yol açtı. Altı yıl süren savaşın sonunda 1994’te ateşkes ilan edildi, ama bu sırada Azerbaycan toprak ve insan kaybına uğradı. Ermeniler ise Dağlık Karabağ’a tamamen hâkim oldular.

Güç gösterisi
İşte Azeriler bunu unutmuyorlar ve Dağlık Karabağ’ı geri istiyorlar. Ermenistan ise nüfus çoğunluğunu da öne sürerek fiilen hâkimi oldukları bu bölgenin kendilerine ait olduğunu savunuyorlar.
Yıllardan beri “donmuş” olarak gündemde kalan bu sorunu halletmek için harcanan diplomatik çabalar ve bu arada “Minsk Grubu”nun inisiyatifleri hiç sonuç vermedi. Bu yüzden Azerbaycan’ın sabrı da giderek tükeniyor.
Son çatışmanın kimin tarafından başlatıldığı karşılıklı iddia ve suçlama konusu. Gerçek şu ki iki taraf da askeri güç gösterisi yapmak ihtiyacını duyuyor. Bu ise sürtüşmenin kontrol dışına çıkma tehlikesini de yaratıyor.
“Donmuş” ihtilafların en tehlikeli yanı, tarafların kendilerini daha güçlü hissettikleri zaman, çözümü askeri yoldan zorlamaya teşebbüs etmeleridir. Ne var ki bu yol, özellikle bugünkü konjonktürde, sorunun daha karmaşık hale gelmesine ve dış aktörlerin de müdahalesiyle “vekâlet savaşı”na dönüşmesine kadar gidebiliyor...