Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Bush ise önceliği Irak'a ve son zamanlarda İran'a verdi; "Genişletilmiş Ortadoğu Stratejisi" gibi fikirler ortaya attı, ayrıca bol bol demokrasi diskurları çekti...Bush, başkanlık süresinin sonuna yaklaştığı bir sırada, nihayet bölgeye bir seyahate çıkmaya karar verdi.Bugün başlayacak olan bu 8 günlük turun ağırlık noktası İsrail ve Filistin (Batı Şeria)... Diğer ziyaret edeceği yerler, Körfez ülkeleri ve Mısır...Bush'un giderayak böyle bir geziyi nihayet gerçekleştirmesi, Ortadoğu stratejisine damgasını vuran ve -eğer başarılı olursa- barışı sağlayan Başkan olarak tarihe geçmek arzusuyla ilintili görülebilir. Ne var ki, bu da çok büyük bir iddia olur. Hele mevcut koşullar ve de Bush'un seleflerinden daha düşük olan yetenekleri dikkate alınırsa... ABD Başkanı George W. Bush'un iktidarda bulunduğu 7 yıl zarfında, Ortadoğu sorunlarının odak noktası olan İsrail ve Filistin topraklarına bir kere olsun gitmemesi, öteden beri yadırganan bir husustur. Oysa selefi Bill Clinton (ve daha önceki başkanlar) sürekli olarak Arap-İsrail anlaşmazlığı üzerinde çalışmışlar ve bölgeyi sık sık ziyaret etmişlerdi. Amerikan yetkilileri bu Ortadoğu turunu iki amaca bağlıyorlar. Birincisi, İsrail-Filistin sorunuyla ilgili. Hedef, yeni barış sürecine ivme kazandırmak ve "iki devlet" esasına dayalı çözümün bu yılın sonuna kadar gerçekleşmesini sağlamak. İkincisi ise, İran sorunuyla ilgili. Bunda da amaç, Körfez ve diğer Arap ülkelerini, "İran tehdidi" karşısında ortak bir strateji etrafında toplamak...İsrail-Filistin anlaşmazlığında, kasım ayında yapılan Annapolis konferansıyla önemli bir adım atıldı. Tabii önemli olan, orada varılan genel mutabakatın şartlarının detaylı olarak müzakere edilip yaşama geçirilmesidir. Oysa iki tarafın liderleri arasında iyi bir diyalog kurulmakla beraber, bu alanda ilerleme kaydedilmediği, aksine, yeni pürüzlerin ortaya çıktığı görülüyor.Bush bu pürüzlerin giderilmesi ve sürecin ilerlemesi için ağırlığını hissettirmek niyetinde. Örneğin İsrail'e, Batı Şeria'daki yerleşim politikasını dondurmasını, Filistin tarafına da İsrail'e karşı saldırıları durdurmasını söyleyecek...Kuşkusuz Bush'un taraflara daha söyleyeceği çok şey var. Ama dinlerler mi? İş mutabakatın ayrıntılarına gelince, gereken ödünleri verirler mi? Şu sırada iki tarafın başında bulunan liderlerin buna gücü yeter mi?Bu sorulara asıl şunu da eklemek lazım: Görev süresi bitmek üzere bulunan Başkan Bush'un bunu sağlayacak etkinliği var mı? Gücü yeter mi? Bush'un gezisinin ikinci ayağını oluşturan Körfez ülkeleri, aslında İran'dan çekiniyorlar veya korkuyorlar. Açıkçası, -ABD gibi- İran'ın olası bir nükleer gücünden değil. Bölge halkları ve özellikle Şii kitleler üzerindeki etkinliğinden, devrimini ihraç ederek yayılma çabalarından...Bu ülkelerin rejimleri genelde ABD ile yakın işbirliği içindeler. Ama bir yere kadar! Liderler açık şekilde ABD'nin safında görünmek istemiyorlar. Kaldı ki, Bush'un demokrasi dersleri de onların kulağına pek hoş gelmiyor!..Ama güvenlik faktörleri, bu ülkeleri ABD ile işbirliğine zorluyor. Washington da, böylece bölgedeki stratejik ve ekonomik çıkarlarına uygun nüfuz politikalarını sürdürebiliyor.Son olarak İran hücumbotlarının Hürmüz Boğazı'ndaki ABD savaş gemilerini taciz etmesi, El Kaide'nin de bu ziyareti vesilesiyle bölge ülkelerini tehdit etmesi, mevcut endişeleri artıracak ve herhalde Bush'un işini kolaylaştıracaktır. skohen@milliyet.com.tr Nereye kadar?