Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bundan 4 yıl önce Belçika’nın Fransızca yayın yapan RTBF televizyonunda sunucu Philippe Dutilleul, “Bye-Bye Belgium” başlıklı bir program yayınladığı zaman, seyirciler büyük şok geçirmişti. Program sanal olarak Flaman bölgesinin bağımsızlık ilanını, Brüksel’de ulusal bayrağın resmi binalardan indirilişini, Kral 2. Albert’in ülkeyi terk edişini, kısaca “Belçika’nın ölümünü” gösteriyordu...
2006’da, Felemenk dilini konuşan ve ülke nüfusunun yüzde 60’ını oluşturan Flamanlar arasında ayrılıkçı rüzgârların esmesi, Fransızca konuşan Valonların korkulu rüyası idi. O günlerde, Valonlar Belçika’nın birlik ve bütünlüğüne sahip çıkıyor, Flaman milliyetçilerinin bölücü eğilimlerine şiddetle karşı çıkıyordu...
Aradan geçen kısa zamanda Belçika’da Flamanların bu duyguları daha da kabardı. Flaman politikacılar, ülkenin federal yapısının ötesinde, kendi bölgeleri için çok daha geniş bir otonomi talep etti, bazısı da halkın gönlünde yatan bağımsızlık isteğini açıkça dile getirdi.
Flamanlarla Valonlar arasındaki bu ayrışma, geçen haziranda yapılan seçimlerden sonra, özellikle yeni bir hükümet kurma sürecinde kendisini iyice belli etti. Seçimlerden Flaman cephesinde daha güçlü çıkan milliyetçi N-VA partisi ile, Valon cephesinden Sosyalist Parti arasında koalisyon hükümetinin kurulması için yapılan müzakereler, günümüze dek sonuçsuz kaldı. Yani ülke bir siyasi krize saplandı kaldı. Hükümetsiz Belçika, bir hasta adam görüntüsünü sergiledi.

Hasta adam
Bu durum, ister istemez 4 yıl önce RTBF televizyonunda yayınlanan “Bye Bye Belgium” sahnelerini anımsattı. Belçika gerçekten toprak bütünlüğüne, ulusal birliğine veda etme noktasına mı geliyor?
Sunucu Dutilleul, “Le Figaro”nun bu sorusuna cevaben henüz o noktaya gelinmediğini söyledi, ancak o programı yapmakla “Belçikalıların bilincini harekete geçirmeyi” ve ülkenin bölünmesinin bir çılgınlık olacağını anlatmayı amaçladığını belirtti. Onun deyişiyle bu sayede konu en azından tartışmaya açıldı.
Doğrusu Flaman cephesinde, ayrılıkçılık cereyanı zayıflamış değil. Sanayi ve ticaretle meşgul olan ve Valonlara göre yaşam düzeyleri daha yüksek olan Flamanlar, kendilerinden emin; yani ayrılmaktan korkmuyorlar. Aynı şey Valonlar için söylenemez. Ancak Flamanların tutumu nedeniyle ülkenin içine düştüğü açmaz, Valonları da bezdirmeye başladı. O kadar ki, artık onların arasında da “ayrılacaksak ayrılalım, bitsin” diyenler var.

Yaşlı kıta
Sağlık ve Sosyal işler Bakanı olan Valon Milletvekili Laurette Onkelinx geçen gün “La Derniere Heure” gazetesine verdiği demeçte “artık ülkenin parçalanmasına hazır olalım” dedi ve ortaya çıkan gerçeğin görmezlikten gelinemeyeceğini belirtti. Valon bölgesinin başkanı Rudy Demotte de artık “bütün seçeneklerin” değerlendirilmesi gerektiğini belirtti ve Valonların da inisiyatifi ele almasını istedi.
Böylece “bölünme” konusunda şimdiye kadar Valonlar arasında hâkim olan “tabu” yıkılmış bulunuyor.
“Dil kavgası” olarak görünen, ancak temelinde daha derin ekonomik ve sosyal farklılıklar nedeniyle, Belçika gibi 175 yıllık bir ülkenin, bölünme noktasına gelmesi hiç de akılcı değil doğrusu. Hele ki bu ülke, bağımsızlığa yeni kavuşmuş devletlerin bulunduğu bir coğrafyada değil, yaşlı kıta Avrupa’da yer alıyor. Ama bu yaşlı kıtada Çeklerle Slovaklar ayrılmadı mı? Yugoslavya parçalanmadı mı? Yugoslavya’dan ayrılan yeni devletlerin içinde ayrılıkçı hareketler devam etmiyor mu?
Eğer Belçika da aynı yola girecekse, bu hareketler daha da cesaretlenecektir.