Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DEMOKRATİK ülkelerde siyasal liderlerin, yolsuzlukla ilgili suçlamalar karşısında, görevlerinden çekilmeleri, sık rastlanan bir olay.
Ortaya atılan iddiaların doğruluğunun hararetle tartışıldığı hallerde dahi, önemli mevkilerdeki politikacıların, isimlerinin lekelenmemesi için, kendi iradeleriyle siyasi yaşamlarına son (veya ara) verdiklerine dair çok örnek var.
Bugünlerde dünya medyasına yansıyan iki örnek var ki, üzerinde durulmaya değer.
Bunlardan biri, bu coğrafyadaki bir ülkede, İsrail’de Başbakan Ehud Olmert’in istifa etmesi, diğeri ise oldukça uzak bir diyarda, Güney Afrika’da, Cumhurbaşkanı Thabo Mbeki’nin çekilmesiyle ilgili.
İki olay, nitelikleri ve nedenleri bakımından, birbirinden çok farklı. İkisinin asıl ortak yanı, yolsuzluklarla ilintili iddiaların ortaya atıldığı bir ortamda, liderlerin kendi onurlarını korumak ve ülkede gerginlikleri önlemek için, siyasetten çekilmeyi yeğlemeleridir...

Güven sarsılınca...
İsrail’de aylar önce medya, Ehud Olmert ile ilgili bir “mali skandal”dan bahsetmeye başladığı zaman, bunun kısa zamanda alevleneceğini ve Başbakan’ın istifasıyla sonuçlanacağını düşünmemişti.
Ortaya atılan suçlama Olmert’in ta 10 yıl öncesine kadar gidiyor, bu arada Kudüs Belediye Başkanı ve daha sonra Sanayi Bakanı olduğu dönemde, Marris Talansky adındaki bir Amerikalı Yahudi işadamından bağış olarak toplam 150 bin dolar aldığını öne sürüyordu.
Milyoner işadamının iddiası bu parayı Olmert’in aracılığıyla İsrail’e destek amacıyla verdiğidir. Olmert de bu bağışlardan bir kuruş bile cebine indirmediğini, hepsini belirtilen amaçlara kanalize ettiğini ileri sürüyor.
Ne var ki İsrail polisi buna inanmıyor ve yargının mutlaka bu olayı ele almasını istiyor.
Savcılığın konuyu incelediği bir sırada, İsrail’de basın ve kamuoyu, Olmert’e karşı bir tavır almaya başladı. Bunda Olmert’in Lübnan harekâtı fiyaskosu da rol oynadı tabii.
Olmert, kamuoyunda bu kadar kuşku ve güvensizlik varken görevine devam edemeyeceğini anlamış olacak ki, geçen temmuzda, parti liderliğinden ve başbakanlıktan çekileceğini söyledi. Şimdi bu sözünü yerine getirmiş bulunuyor.
Olmert, yeni başbakan resmen işbaşı yapıncaya kadar, geçici olarak göreve devam edecek, ama çekildikten sonra, adalete hesap vermek zorunda kalacak...

Dolaylı da olsa...
Güney Afrika Cumhuriyeti’nin lideri Thabo Mbeki’yi istifaya zorlayan olay, aslında kendine karşı direkt bir yolsuzluk suçlanmasıyla ilgili değil. Dokuz yıl iktidarda kalan Mbeki’nin başı, eski yardımcısı, şimdiki rakibi Jacob Zuma’ya karşı girişilen hile, rüşvet gibi suçlamalar dolayısıyla derde girdi.
Zuma geçenlerde mahkemede beraat etti. Ama Cumhurbaşkanı Mbeki, eski yardımcısını mahkûm ettirmek için yargıya baskı yapmak ve siyasi manevralar çevirmekle suçlandı. Bu suçlama daha çok kendi partisinden ve güçlü sendika çevrelerinden geldi.
Zuma partinin sol kanadının başında oldukça güçlü bir pozisyonda. Gelecek yıl yapılacak seçimlerde de cumhurbaşkanı adayı olacak. Kendi partisinde ve genelde halk arasında hâkim izlenim, Mbeki’nin Zuma’nın ayağını kaydırmak için yolsuzluk suçlamalarını körüklediği ve bu işi yargıya müdahaleye kadar götürdüğüdür.
İşte bu yoğun tepkiler karşısında Mbeki istifa edip siyasi yaşamına son verdi. Kara Afrika’dan böyle olgun bir davranış beklemeyenler, şimdi bunu ülkenin genç demokrasisi için bir başarı sayabilirler.