Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aylar önce tasarlanan ve birkaç ertelemeden sonra 22 Ocak’ta yapılması kararlaştırılan Suriye ile ilgili Cenevre-2 konferansının akıbeti hâlâ tam belli değil.
Esad yönetiminin katılmayı kabul ettiği bu uluslararası konferansa Suriye muhalefetini temsilen Suriye Ulusal Koalisyonu’nun (SUK) bir delegasyon göndermesi için hafta sonu Paris’te düzenlenen toplantıdan aslında kesin bir sonuç çıkmadı. “Suriye’nin Dostları” grubunun Türkiye dahil 11 üyeden oluşan “çekirdek kadrosu”, SUK temsilcilerini Cenevre’ye mutlaka gitmeleri için ikna etmeye çalıştı. Koalisyon lideri Ahmet Carba’nın ifadesine göre, katılıp katılmama konusundaki kesin karar 17 Ocak‘ta verilecek.
Ancak Carba, SUK’un şimdiye kadar olmazsa olmaz diye öne sürdüğü bir şartın “Dostlar” grubunda kabul gördüğünü açıkladı. Bu koşul, Suriye’de geçiş sürecinde Beşar Esad ve ailesinin yer almaması ile ilgili. SUK lideri ABD ve Batı Avrupa ülkeleri dahil, “onbirler” grubundan bu konuda söz aldığını belirtti.

Esad’sız çözüm
Aslında bu son nokta, “Suriye Dostları”nın ve özellikle Batılıların Suriyeli muhaliflere, temel görüşleri ve talepleri doğrultusunda, bir tavır aldıklarını gösteriyor. Yani onlar da -Türkiye’nin başından beri ısrarla savunduğu- “Esad’sız çözüm” formülünü benimsemiş oluyorlar.
Cenevre-2’de Batılıların Paris’te aldıkları söylenen tutumu kararlılıkla savunup savunmayacaklarını, Rusya’nın da “Esad’lı çözüm ile ilgili ısrarından vazgeçip vazgeçemeyeceğini şimdiden kestirmek zor...
Cenevre öncesi ve sonrası için tereddüt yaratan birçok faktör var.
Suriye krizinin başında iyi veya kötü Esad karşıtı bir “muhalefet”ten söz edilebiliyordu. Zamanla muhalif güçler bölündüler, daha beteri birbirlerine karşı cephe aldılar.
SUK, “Suriye’nin Dostları” dahil, uluslararası camianın geniş bir kesiminin desteğine sahip. Ama Suriye’de halen ortaya çıkan çeşitli “cihatçı” gruplar bir yana, SUK’un içinde de farklı fraksiyonlar var. Cenevre-2’ye katılma konusundaki tereddüt ve kararsızlığın sebebi de budur.

Esad ile El Kaide arasında?
Oysa SUK’un bu konferansta bir varlık göstermesi için de birçok neden vardır. SUK’a bağlı Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) ülkenin bazı kilit noktalarını ele geçirmekle beraber, Esad’ın ordusunu yenebilecek durumda olmadığı artık açıkça görülüyor. Yani bu meseleyi savaşla halletmek mümkün olmayacak. Mutlaka siyasi çözüm olanaklarını zorlamak gerek. Kaldı ki, ÖSO şimdi El Kaide’ci gruplarla (IŞİD, El Nusra gibi) savaşmak zorunda kalıyor. Yani Esad kadar El Kaide de büyük bir tehlike...
Bunlar SUK’un Cenevre-2’ye katılması için ciddi sebeplerdir. Aynı şekilde bu şartlar, Batılıların da SUK’a tam destek çıkmalarını gerektiren faktörlerdir.
Herhalde bu kadar uğraşıdan sonra nihayet Cenevre-2’ye gidilecek. Ama önemli olan Cenevre’de ve sonrasında ne olacağıdır.