Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye’de iç savaşın şu yakınlarda durması ve barışın sağlanması olasılığı var mı? Görünüşe göre yok.
Çatışmaların şiddetlenerek yayıldığı, kent ve kasabaların harabeye döndüğü, her gün pek çok kişinin öldüğü, binlercesinin evlerini terk edip kaçtığı bir ortamda, silahların susması ve diplomasinin devreye girmesi şansı, ne yazık ki artık ortadan kalkmış gibi...
Nitekim son barışçı girişimlerin fiyasko ile sonuçlanmasından sonra, meseleye siyasi çözüm arama çabaları da kesilmiş durumda. BM-Arap Birliği özel temsilcisi Kofi Annan üstlendiği misyonu bıraktı. Güvenlik Konseyi bu işten elini tamamen çekti. BM’in bir “B” planı yok...
Mesele ile yakından ilgilenen güçlerin pozisyonları âdeta donmuş vaziyette. Rusya, Çin, İran Esad rejimine aktif desteklerini sürdürüyor. Batılılar, Arap ülkeleri ve Türkiye, Esad’ın devrilmesini bekliyor...
Dünya sanki “bizim elimizden bir şey gelmez; bırakalım Suriyeliler kendi aralarında hesaplaşsınlar” der gibi bir tavır içerisinde...

Barış planı
Böyle bir ortamda CHP, Suriye’de çatışmaların durması ve siyasal çözümün bulunması için bir girişimde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında açıkladığı “Barış planı önerisi”, tam o sırada Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün PKK tarafından kaçırılışı olayına rastladığı için, basında pek ilgi görmedi.
CHP’nin bu girişiminin amacı, Suriye’de iç savaşın durması ve tarafların uzlaşıp barışması için, Türkiye’nin “yeni bir başlangıç yaparak, barışçı çözümden yana ağırlığını koymasını” sağlamaktır.
Bu nasıl olacak? Kılıçdaroğlu’nun detaylandırdığı öneriye göre, TBMM olağanüstü toplanıp uluslararası bir konferans çağrısını da kapsayan bir deklarasyon yayınlamalı. Bu konferansa, Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri, Arap Birliği, AB, İran, Türkiye ve Suriye hükümeti ile muhalefet temsilcileri katılmalı...
Bu geniş konferans üç aşamalı bir çalışma ile, Esad rejimi ile muhaliflerinin ülkenin birlik ve beraberlik esasına dayalı bir anlaşmaya varmasına yardımcı olmalı. Bu arada ateşkes ilan edilmeli, insani yardımlar sağlanmalı, tutuklular salıverilmeli, yeni anayasa ve temel yasaların hazırlanmasına önayak olmalı...
İlk bakışta bu plan çözüm için yapıcı bir yol haritası olarak görünüyor.
Keşke uygulanabilse... Ancak, açıkçası bugünkü ortamda bu öneri ütopik kalıyor. Önerideki maddelerin çoğu, zaten Annan Planı’nda yer alıyordu. Son diplomatik girişimlerin nasıl ve neden başarısızlığa uğradığı açıktır.
Bir kere Esad yönetimiyle muhalefeti masaya oturtmak imkânsız. Muhalifler hiçbir şekilde buna razı değil. Daha önce ateşin kesilmesi için yapılan çağrılar -hatta baskılar- sonuç vermediğine göre, şimdi bu nasıl sağlanacak? Bunun için artık zaman çok geç doğrusu.

Başarı şansı
Kısaca prensipleri ve parametreleri bakımından kâğıt üstünde olumlu görünen bu önerilerin bundan önceki benzerlerinden daha fazla başarı şansı olduğu söylenemez.
Bu amaçla TBMM’nin olağanüstü toplantıya çağrılması ve önerileri içeren bir ortak deklarasyon yayınlaması şansı da öyle...
Yukarıda belirttiğimiz gibi, keşke taraflar ve onların arasındaki güçler uzlaşabilecek durumda olsalardı; o zaman belki bu girişimden bir şey çıkardı. Oysa karşılıklı ters duruşlar, meseleyi müzakere masasında değil, savaş alanında halletmeye mahkum ediyor.