Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yorum Operasyondan sonra (2) Ama hemen şunu belirtelim ki, bu hava hep böyle devam etmeyebilir. Önümüzdeki günlerde bazı dış çevrelerden ters sesler duyulabilir, hatta baskılar da gelebilir...Tabii bu, Türkiye'nin Kuzey Irak cephesinde operasyonlarını ne kadar sık ve ne boyutlarda sürdüreceğine de bağlı.Dün bazı yabancı medya organlarında yapılan değerlendirmeler, bunun ilk işaretini veriyor.Kuşkusuz, dün de belirttiğimiz gibi, Türkiye'nin pazar günkü operasyonun özellikle diplomatik altyapısını önceden iyice hazırlamış olması, dış dünyanın bunu belirli bir anlayışla karşılamasını sağladı ki, bu gerçekten önemli bir başarıdır.Bu bağlamda ABD'nin bu harekâtı, daha önce verdiği istihbaratla ve Irak'ın hava sahasını açmakla sağladığı destek, kendi başına Türkiye için bir kazanım olmuştur. Bu desteğin anlamı, ABD'nin, Kuzey Irak'taki Kürt yönetiminin hoşnutsuzluğuna ve hatta itirazlarına rağmen, PKK'ya karşı Türkiye ile işbirliği seçeneğini tercih ettiğidir.Dünkü "Washington Post"un belirttiği gibi, bu, ABD için, şimdiye kadar güvenli ve sakin sayılan Kuzey Irak'ta "yeni bir cephe"nin açılması riskini taşıyor. Ama Bush yönetimi buna rağmen, bu "zor tercihi", Türkiye'nin lehine kullanmıştır. Kuzey Irak'taki PKK hedeflerine karşı girişilen operasyondan hemen sonraki dış tepkilerin genelde ılımlı olması, bizim açımızdan sevindirici ve rahatlatıcı oldu. Kuşkusuz Washington'un tercihini bu yönde yapması kendi stratejik çıkarlarının daha ağır basmasından kaynaklanıyor. Diğer bir deyişle, ABD, bu mesele yüzünden Türkiye'yi "kaybetmek" istemiyor. Ama kendi açısından şimdiye kadar Irak'ta tek rahat ettiği bölge olan Kuzey Irak'ta da çatışma çıkmasını ve oradaki bölgesel yönetimin ve halkının ABD karşıtı bir tavır almasını da istemiyor.ABD bu nedenle, Türkiye'nin Kuzey Irak'ta PKK'ya yönelik operasyonlarını sınırlı tutacağını, bu operasyonların bölgedeki Kürtlerle herhangi bir olaya yol açmayacağını ümit ediyor. Ancak, dün görüştüğümüz Washington'daki bir Amerikalı analistin deyişiyle, böyle bir olay olursa, Bush yönetimi özellikle muhaliflerinin sert tepkileri ve baskılarıyla karşılaşacaktır.Buna benzer bir tespit de dün "The Guardian" gazetesi yazarı Simon Tisdall'ın makalesinde yer aldı. Yazara göre, Türkiye ile ABD'nin PKK'ya karşı güvenlik ve askeri işbirliğinin yarattığı yeni havanın devamı, Türkiye'nin askeri opsiyonun yanı sıra siyasal ve ekonomik alanda bazı önlemleri hayata geçirmesine bağlı. "Aksi halde, yeni hassas askeri işbirliği de sarsılabilir" diyor Tisdall...Dün ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın sürpriz Kerkük-Bağdat gezisi, "hassas dengeleri" koruma gayretinin bir parçası olarak görülebilir. ABD'nin tercihi ABD'nin Türkiye'nin Kuzey Irak'a karşı olası yeni operasyonları karşısında gerek Bağdat hükümetinin, gerekse bölgesel Kürt yönetiminin olumsuz tepkilerini ne ölçüde kontrol edebileceği merak konusudur.Barzani cephesinden daha şimdiden gelen tepkiler Kürt liderinin gene eski üslubuna döndüğünü gösteriyor. Bu, Bağdat'ın gösterdiği daha ölçülü tepkinin çok daha ötesinde bir meydan okuma niteliğinde.Oysa son haftalarda, Washington'un da telkiniyle, Mesud Barzani'nin ya sustuğu veya daha ılımlı bir dil kullandığı görülmüştü.Şimdi tutumunu sertleştirirken neye veya kime güvendiğini sormak gerek. Barzani esas çıkarının Türkiye'yi karşısına almak değil, onunla iyi geçinmek olduğunu ne zaman anlayacak? skohen@milliyet.com.tr Barzani'nin üslubu