Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TÜRKİYE’deki son gelişmeler karşısında dış dünyanın kafası gene bir hayli karışık.
Bu kez kafa karışıklığına yol açan olay, tam da Yargıtay Başsavcısı’nın Anayasa Mahkemesi’nde AKP’yi kapatma davasıyla ilgili sözlü mütalaasını yapmaya hazırlandığı bir sırada, Ergenekon soruşturması kapsamında aralarında emekli paşaların da bulunduğu birçok tanınmış kişinin gözaltına alınmasıdır.
Türkiye’de herkes gibi, yabancı diplomatlar ve Türkiye’deki olayları yakından izleyen dış çevreler, bu beklenmedik olayın nedenlerini anlamakta zorluk çekiyorlar.
Bir diplomatın deyişiyle “bu yeni operasyonun anlamı ile ilgili akla gelen pek çok soru var; ama çoğu sorunun cevapları yok”.
Bununla beraber, gerek yabancı diplomatik çevrelerde, gerekse dış basında yapılan değerlendirmelerde, bazı ilginç tespitler ortaya çıkıyor.

“Karşı darbe” mi?
Bunlardan biri, Türkiye’deki yargı sisteminde görülen yeni bir durumla ilgili.
Yabancı analistlere göre, Türkiye’de yargı artık iyice hem “politize” hem de “polarize” olmuş durumda. Yani yüksek yargı makamları “siyasileştikleri” gibi, kendi aralarında da (toplumun diğer kesimlerindeki kutuplaşmaya paralel olarak) “cepheleşiyorlar”...
Yargıtay Başsavcısı’nın parti kapatma ile ilgili ilk girişimi, yabancı basında “yargının darbesi” olarak tanımlanmıştı. Bu analize göre, Türkiye’deki bu olay, laik ve Kemalist yargının Türkiye’de İslami bir düzen kurmak istediği söylenen AKP’yi iktidardan düşürmek çabasının bir parçasıydı.
Şimdi Ergenekon soruşturması çerçevesinde birçok önemli ismin gözaltına alınması, yargının diğer bir kesiminin farklı bir biçimde hareket ettiğini gösteriyor. Bu kez hedef, AKP veya dinciler değil, tam aksine, laik ve Kemalist eğilimli emekli generaller, gazeteciler, aydınlar, bürokratlardır...
Başta kapatma davasıyla ilgili girişimi “yargının darbesi” olarak nitelendirenler, şimdi bu yeni atağı nasıl adlandıracaklar? Yargının “bir başka kesimi”nin “karşı darbesi” mi?..
Genelde Batı basınında -ve düşünce kuruluşlarının ürettiği raporlarda -Türkiye’deki siyasal sürtüşmeler, laikler ile dinciler veya Kemalistlerle İslamcılar arasındaki bir mücadele olarak gösterilir. Şimdi yorumcular veya analistler Ergenekon olayında bu “klişe”yi  aynen uygulamakta sıkıntı çekiyorlar! Bu da herhalde onlara Türkiye’deki siyasal gelişmelerin basma kalıp ifadelerle basit indirgenemeyecek kadar kompleks olduğunu öğretecektir...

Etkileri ne olur?
Ergenekon’la ilgili son olay, dış çevrelerde Türkiye’nin siyasal geleceğiyle ilgili kaygıları artırmış görünüyor. Özellikle dış basında yayımlanan yorumlar, parti kapatma davasının yaratabileceği istikrarsızlık tehlikesinin bu olayla daha da artacağı yönünde.
Dünkü İngiliz ve diğer Avrupa gazeteleri, Türkiye’deki cepheleşmenin ve iç hesaplaşmanın özellikle AB ile ilişkiler üzerinde “zedeleyici bir etki” yapacağını belirtiyorlar. Yeni dönem başkanı Fransa’nın bu durumu, Türkiye’nin AB’de yeri olamayacağı tezini savunmak için malzeme olarak kullanılması çok olası.
Aynı şekilde yabancı finans çevreleri de, şimdi Türkiye’deki olayları kaygı ile izliyorlar. Aralarında Türk piyasasından çekilmeyi dahi düşünenler var. Bu ise, dünya ekonomisinin krize sürüklendiği bir dönemde, Türkiye için büyük bir talihsizlik ve felaket olur.