Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sami KOHEN

HÜKÜMETİN ilk 100 günü için, dış politika açısından söylenebilecek şey, Türk diplomasisinin bu süre içinde daha tutarlı, gerçekçi ve dinamik bir tavır sergilemiş olduğudur.
Refahyol'un çelişkili, zikzaklı gidişinden sonra, Anasol - D'nin dış politikası, geleneksel ve istikrarlı çizgisine dönmüş ve daha önceki dönemde duyulan birtakım kuşkuları ve rahatsızlıkları dağıtmıştır.
Gerçi üçlü koalisyonun iş başına geçmesinden hemen sonra özellikle Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in bazı konuşmaları, ardından Başbakan Mesut Yılmaz'ın AB konusunda ayaküstü verdiği demeç, bir ara zihinleri karıştırdı. Ancak sonradan yapılan açıklamalar ve uygulamalar, izlenmek istenen politikayı netleştirdi...
* * *
İLK 100 günün bir özelliği de, Yılmaz hükümetinin iktidara gelir gelmez, ivedilikle yeni bir tavır veya karar gerektiren bir dizi sorunla karşı karşıya kalmasıdır. Daha işin başında Türk diplomasisi AB üyeliğinden Kıbrıs füze krizine, Türk - Yunan ilişkilerinden petrol boru hattına kadar öncelikli birçok konularda yeni stratejiler belirlemek ve gereken girişimlerde bulunmak zorunluğu ile karşılaşmıştır.
Bir ülkenin dış politikasında - hele birçoğu yıllanmış olan ciddi sorunlarla karşılaşıldığı bir sırada - 100 gün çok kısa bir dönemdir. Diğer bir deyişle, Türk diplomasisinin bu 100 gün içinde bozuk ilişkileri düzeltmek, anlaşmazlıkları çözmek gibi mucizevi sonuçlar elde etmesi zaten beklenemezdi.
Bu ilk aşamada alınan kararların ve yapılan girişimlerin başarı derecesi, herhalde önümüzdeki 100 günün sonunda daha iyi değerlendirilebilecektir...
* * *
DIŞİŞLERİ Bakanı İsmail Cem'in önceki günkü basın toplantısında belirttiği gibi, bu ilk 3 aylık dönemin belki de en önemli performansı "Türkiye'nin imajının yükselmesi, eksileri artıya dönüştürmenin ilk mütevazı adımlarının atılması" oldu. Gerçekten, daha önceki dönemin dağınıklığına ve yanlış mesajlar veren, olumsuz izlenimler yaratan davranışlara karşılık, şimdi Türkiye'nin dış görünümünde ve itibarında, hissedilir bir düzelme var.
Kuşkusuz bu 100 gün içinde her şey arzulandığı gibi gelişmedi. Örneğin Türk - Yunan ilişkilerinde "Madrid ruhu" pek tutmadı.
Cem bakanlığa gelir gelmez, NATO zirvesi vesilesi ile kendisini Madrid'de buldu. Burada gerçekleşen Türk - Yunan zirvesi, önemli bir mutabakatla sonuçlandı. Bu noktadan hareketle iki ülke arasında bir görüşme ve yakınlaşma sürecinin başlayacağı ümit edildi.
Ne var ki, Cem'in geçen ay New York'ta Yunanlı meslektaşı ile görüşmesinden sonra, bu sürecin iyice tıkandığı görüldü. Açıkçası kimse bunun kabahatini Türk tarafına yükleyemez. Dünya Atina'nın böyle bir müzakere sürecini başlatmak konusundaki isteksizliğini görüyor. ABD'nin New York'taki görüşmeler sırasında Türkiye'nin tavrını destekleyen açıklaması bunun bir işaretidir.
Türk diplomasisi Yunanistan'la sorunların barışçı yollardan halli için çabalarını sürdürmekten vazgeçmiş değil, ama Atina'nın olumsuz davranışları karşısında hareketsiz kalmaya da niyeti yok. Örneğin Türkiye Yunanistan'ın PKK'ya desteği konusunu şimdi NATO'ya getiriyor....
Aynı kararlılık Kıbrıs füze krizi konusunda da gösteriliyor. Ankara toplumlararası görüşmelere (Denktaş'ın tereddütlerine rağmen) destek veriyor. Ancak S - 300'lerin Güney Kıbrıs'a konuşlandırılması olasılığına karşı şimdiden kararlı bir tavır sergiliyor, bir dizi önlem alıyor. Füzeler konusunda da Türkiye Batı'nın desteğine sahip...
* * *
BU 100 gün içinde alınan en önemli karar, bizce AB politikasının yeni, gerçekçi bir temele oturtulmasıdır. Ankara şimdi AB'nin genişleme sürecine dahil edilmesinde ısrarlı, ama takvim ve dolaşım serbestisi konularında esnek davranıyor. Şimdiden iyimser olmak için erken, ama bu politikanın "AB perspektifi"ni daha iyi açtığı söylenebilir.
Nihayet bu 100 gün içinde komşu ülkelerle (İran gibi) ilişkilerin normalleştirilmesi ayrıca diğer bölgelere (Balkanlar'dan Orta Asya'ya kadar) açılma konusunda yeni adımlar atıldı.
Bu da, Batı'ya öncelik veren geleneksel Türk dış politikasına ek boyutlar kazandırma çabasının bir işareti...




Yazara Email S.Kohen@milliyet.com.tr