Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sami KOHEN

SİYASİ hayatımızın ciddi, dengeli ve sevilen simalarından biri olan Hikmet Çetin'in, TBMM Başkanlığı'na büyük oy çoğunluğu ile seçilmesi, diğer alanlar için olduğu gibi, dış politika açısından da hayırlı bir gelişmedir.
İç politikanın yanı sıra dış politika ile de yakından ilgilenen, gerçekçi bir dünya görüşüne sahip olan ve 1991 - 94 yıllarında Dışişleri Bakanı olarak başarılı bir performans gösteren Çetin'in, yeni sıfatı ile Türk parlamentosuna, bu alanda da yeni bir yön ve canlılık (ve de itibar) kazandıracağını umuyoruz.
Açıkçası, geçmişte Meclis'in Türk dış politikasının belirlenmesindeki ve uygulanmasındaki rolü silik olmuştur. Deneyimli diplomat - politikacı Kamran İnan'ın 1993'te yazdığı "Dış Politika" adlı kitabında belirttiği gibi "demokratik ülkelerde dış politikanın oluşması, kararı ve aksiyonu, parlamentonun - ve kamuoyunun - iştirakiyle olur. Türkiye'de ise, dış politika genellikle Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın imtiyazlı sahasıdır. Çoğu halde, parlamento, hatta Bakanlar Kurulu devre dışı bırakılır. Bundan dolayı da dış politikanın gücü az, hata marjı yüksek oluyor"...
* * *
DEĞERLİ milletvekilinin bu gözlemi, ne yazık ki, günümüz için de geçerlidir. Dış politika ile ilgili gelişmeler (ki son dönemde çok önemli, hatta zaman zaman kritik olaylar cereyan etmiştir) ender olarak Meclis'in gündemine gelir. Milletvekilleri, günlük politika hayhuyu içinde, genelde dünya olaylarını ve meselelerini yakından izlemezler. Türkiye'yi ilgilendiren dış gelişmeler hakkında Meclis'e doğru dürüst bilgi verilmez. Arada eğer bir konu üzerinde tartışma açılırsa, bu da objektif ve yapıcı biçimde değil, daha çok duygusal bir yaklaşımla politize (hatta dejenere) edilir...
Bununla beraber, son dönemde, en azından Meclis'in Dışişleri Komisyonu'nu, dış politikanın oluşumuna katkıda bulunacak şekilde daha üretken hale getirmek için (eski başkanı Sedat Aloğlu olmak üzere, birçok üyesi tarafından) büyük çaba harcandığı görülmüştür.
Komisyon'un demokratik ülkelerdeki benzerleri gibi, daha aktif olmaya başlaması, yeni bir anlayışın sinyalini vermiştir...
* * *
ŞİMDİ Hikmet Çetin'in Meclis Başkanlığı'na gelmesi ile, parlamentonun dış politikaya daha fazla ilgi göstermesi ve katkıda bulunması şansı artıyor.
Yeni Meclis Başkanı, bu konudaki kararlılığını bize şu kelimelerle ifade etti:
"Meclis Başkanı olarak, parlamentomuzun Türkiye'nin dış ilişkilerine ve sorunlarına daha fazla eğilmesini sağlamak niyetindeyim. Meclis'in üç konuda daha faal olması gerekiyor: Birincisi, Meclis'te bekleyen uluslararası ve ikili anlaşmaları bir an önce onaylamak. İkincisi, AB ve Gümrük Birliği ile bağlantılı uyum yasalarını çıkartmak. Üçüncüsü de hükümet ve Dışişleri Bakanlığı ile daha yakın bir işbirliği sağlamak"...
Çetin, Meclis'in demokrasi ve insan hakları ile ilgili yasalar üzerindeki çalışmaları hızlandırmanın da, Türkiye'nin dış imajı üzerinde etkili olacağı ve dış ilişkilerdeki sıkıntıları hafifleteceği kanısında.
Meclis'in bir fonksiyonu da, diğer ülkelerin parlamentoları ile ilişki kurmak ve ilişkilerin daha geliştirilmesine yardımcı olmaktır. Çetin, bu tür "Meclis'ten Meclis'e" ilişkilere de önem verileceğini söylüyor. Bunun bir yolu da, haftaya yeni üyeleri seçilecek olan Dışişleri Komisyonu'nun, daha faal bir şekilde devreye girmesidir.
Kısacası, demokrasilerde dış politikanın oluşturulmasında ve uygulanmasında Parlamentonun önemli bir rolü vardır. Türkiye'de bu konudaki eksikliğin veya yetersizliğin giderilmesi zamanı gelmiştir.
Hikmet Çetin'in Meclis'in başına geçmesi ile şimdi bu konuda bir umut doğuyor...



Yazara Email S.Kohen@milliyet.com.tr