Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


ABDULLAH Öcalan'ın yakalanıp Türkiye'ye getirilmesi olayının, uluslararası boyutlar alacağı ve Ankara'nın dış ilişkilerini etkileyeceği belli idi. Şimdi bunun ilk belirtileri görülmeye başladı. Soruşturma ve özellikle duruşmalar sırasında yeni bulgular ve gerçekler ortaya çıktıkça, herhalde bunun dış politikaya yansıması daha da hissedilecektir.
Olayın komşu ve diğer yakın ülkelerle ilişkilerini ne şekilde etkileyeceği incelendiğinde, görülen odur ki, Türkiye'nin dış politikasında zor ve sıkıntılı bir dönem başlıyor. Bu olayın dış ilişkilerde yeni anlaşmazlıklar hatta krizler ve gerginlikler yaratması riski oldukça yüksek. Bu nedenle bu kritik dönemde soğukkanlılığı ve itidali korumak ve ilişkileri tehlikeli şekilde zedeleyecek davranışlardan kaçınmak, büyük önem taşıyor...
* * *
APO olayı, Yunanistan'dan Avrupa ülkelerine, ABD'den Ortadoğu'ya kadar çeşitli devletlerle ilişkileri ve bölgesel dengeleri değişik şekillerde etkileyecektir. Bunları bu köşede tek tek ele alacağız.
Yunanistan ile başlayalım.
Geçen haftaki yorumlarımızda da belirttiğimiz gibi, Öcalan'ın yakalanmasından itibaren olup bitenler ve özellikle Atina'da yapılan açıklamalar, Yunanistan'ın "PKK ilintisini" gün ışığına çıkarmıştır. Dışişleri Bakanlığı'nın bu konuda yayımladığı rapor da bu gerçeği, uluslararası camiaya bütün açıklığı ile sunmuştur.
Bu durumda Ankara'nın Yunanistan'dan beklediği şu idi: Atina kabahatini kabul edecek, bu yanlış politikayı izleyenleri safdışı ettikten sonra da Türkiye'ye dost elini uzatarak "ilişkilerimizde şimdi yeni bir sayfa açalım" diyecekti...
Başbakan Simitis, "Apo ilintisi" açık olan üç - dört kişiyi görevden uzaklaştırdı; ama ne Yunanistan'ın (devlet olarak) bu işteki ağır sorumluluğunu kabul eden bir laf etti, ne Türkiye'ye karşı bundan böyle farklı davranacağını söyledi. Aksine, Apo'nun savunuculuğunu üstlenerek, şimdiden Türkiye'deki yargılanmasına şüphe düşürecek bir propaganda kampanyası başlattı, hatta konuyu bu yönü ile AB gibi uluslararası platformlara taşıdı...
Bu davranış Ankara'yı çileden çıkarmış bulunuyor. O kadar ki Cumhurbaşkanı Demirel ta Filipinler'den sert mesajlar gönderirken, Başbakan Ecevit de Atina'ya karşı ses tonunu yükseltti...
* * *
CUMHURBAŞKANI Demirel'in demecinde ciddi bazı ifadeler yer alıyor. Yunanistan'ın "terörizme destek veren, teröristlere yataklık eden ülkeler listesine dahil edilmesi" çağrısı gibi... Ama daha da önemli olan şu cümle dikkati çekiyor: "Yunanistan'a son bir şans vermek istiyoruz. Hukuka aykırı davranışlara devam ettiği takdirde uluslararası yasaların öngördüğü gibi, ulusal savunma hakkımızı (self - defence) saklı tutacağız"...
Bu, Yunanistan'ın aynı tavrı sürdürmesi halinde, Türkiye'nin bunu bir "savaş nedeni" sayacağı anlamına geliyor...
Ve bu sözler, geçen ekimde Suriye'ye yapılan sert uyarıları anımsatıyor...
Nereden nereye gelindi... Oysa Apo'nun ele geçirilmesinden sonra, gerçekten Türk - Yunan ilişkilerinde beyaz bir sayfa açılabilirdi. Bu yeni bir başlangıç için bir fırsat oluşturabilirdi. Hele Pangalos gibilerinin uzaklaştırılmasından sonra...
Simitis'in, kendisinden bekleneni yerine getirmediği açık. Ama Ankara'nın da bu kadar sert çıkmasına gerek var mıydı? Prof. Mümtaz Soysal'ın deyişi ile "olaylar zaten ortada. Vakaları konuşturmak daha iyi. Bu kadar sertleşmeye gerek yok. Bu dönemde çok sakin davranmalıyız".
Bizce de doğrusu budur. Hem yalnız Yunanistan değil, diğer ülkelerle ilişkilerimizde de...




Yazara E-Posta: skohen@milliyet.com.tr