Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       DIŞİŞLERİ Bakanlığında şimdiye kadar ihmal edilen bazı bölgelerle ilişkilerin geliştirilmesi konusunda ciddi bir çalışma var.
       Bu bölgelerden biri, Latin Amerika. Cumhuriyetin kurulmasından kısa bir süre sonra 1926 - 29 döneminde, Arjantin, Brezilya, Şili ve Meksika gibi önemli Güney Amerika ülkeleri ile dostluk anlaşmaları imzalanmıştı. Bu, daha o zaman Atatürk'ün bu bölgeye verdiği önemi - ve vizyonunu - gösteriyor. Ancak, sonraları bu ülkelerle diplomatik bağların korunması dışında, bir hareket görülmedi.
       Oysa, Karayipler ile beraber, Latin Amerika, önemli bir siyasal ve ekonomik potansiyele sahip. Örneğin bölgedeki 34 ülke BM'de önemli bir güç oluşturuyor. Türkiye, 2002 yılında Güvenlik Konseyi'ne girmek niyetinde. Bu "blok" Türkiye'nin seçilmesinde etkin bir rol oynayabilir. Kaldı ki, Latin Amerika'da (bizim de 1980'li yıllarda bölge ile ilgili çeşitli röportajlarımızda belirttiğimiz gibi) Türkiye'ye karşı büyük ilgi ve sempati var. Suriye ve Lübnan kökenli Latin Amerikalılar (Osmanlı döneminde buralara göç ettikleri için) hala "El Turco" diye tanınır... Aslında, Türkiye bu ülkelerdeki müsait ortamdan da yararlanarak, yararlı iş ilişkileri kurabilir...
       * * *
      
TÜRK diplomasisi şimdi Latin Amerika'ya "açılma" gayreti içinde. Araya bayram girdiği için maalesef basın da "atladı", ama Dışişleri Müsteşarı Korkmaz Haktanır, bir heyetle birlikte 4 Latin Amerika ülkesine (Şili, Peru, Meksika ve Küba'ya) 12 günlük bir gezi yaptı.
      
Haktanır bu ülkelerin yetkilileri ile siyasi istişare anlaşmaları imzalamanın yanı sıra, ekonomik ve ticari bağları güçlendirecek temaslar yaptı. Bundan sonra yüksek düzey ziyaretler olacak, Türkiye, Peru ve Uruguay gibi ülkelerde elçilikler kuracak, buralara ticaret heyetleri gönderecek... Devlet sektöründeki bu çabalara, işadamlarımızın da katılması bekleniyor. Gerçekten Türk özel sektörü için bu bölgede cazip fırsatlar var...
       Haktanır'ın deyişi ile, Türk diplomasisi Amerika kıtasını ABD veya Kuzey Amerika ile birlikte "bir bütün" olarak görmeye başlıyor. Türkiye, Amerikan Devletleri Örgütü OAS'tan Latin Amerika Kalkınma Bankası'na kadar çeşitli kuruluşlarda - gözlemci olarak da olsa - yer almayı hedefliyor...
       * * *
       DIŞİŞLERİ Bakanlığında, Afrika konusunda da çalışmalar yapılıyor. Bu kıtadaki 53 ülkenin büyük kısmı ile doğru dürüst diplomatik bağımız - yani elçiliklerimiz - yok. Şimdi Bakanlık'ta yeni bir yöntem geliştiriliyor: Bu ülkelere akredite edilecek diplomatların bir kısmı Ankara'da üslenecek, ama sık sık oralara gidip "iş" yapacak. Ayrıca bu ülkelere ekonomik ağırlıklı heyetler gönderilecek...
       Kısacası, Türk diplomasisi şimdiye kadar önemsenmeyen veya üzerinde pek çalışılmayan bölgelere ve ülkelere yönelik yeni bir kampanya açıyor. Tabii bu yeni ilişkileri, örneğin ABD, Avrupa, Rusya gibi güçlerle olan hayati bağlara bir alternatif olarak görmemek lazım. Latin Amerika, Afrika, Asya ülkeleriyle ilişkiler, Türk dış politikasının yeni ve ilave boyutları olarak, hatırı sayılır siyasal ve ekonomik yararlar sağlayabilir. Yeter ki bu yeni açılımın devamı gelsin...
       * * *
       GENELKURMAY Başbakanı Orgeneral Karadayı'nın hafta başında Azerbaycan ve Gürcistan'a yaptığı ziyaret de, Ankara'nın dış ilişkilerinde yeni bir boyut olarak değerlendirilebilir.
       Atina'ya yaptığı geziden sonra Orgeneral Karadayı'nın Kafkasya turnesi, TSK'nin de dış politikada inisiyatifini kullanarak buna "askeri boyut"la katkıda bulunmaya çalıştığını gösteriyor...
       Genelkurmay Başkanının Atina'daki temasları, askeri bir nitelik taşımakla beraber, bazı karabulutların dağılmasına ve havanın biraz yumuşamasına yol açmıştır. Genelde Türkiye'ye karşı kışkırtıcı davranan Atina gazetelerinin bu ziyareti olumlu karşılaması, iyi bir belirtidir.
       Karadayı'nın Bakü ve Tiflis ziyareti ise askeri olduğu kadar siyasi bakımdan da önem taşıyor. Bakü'de, Türkiye'nin tasarlanan petrol boru hattının korunmasını üstleneceği mesajı verilmiştir. Tiflis'te de, imzalanan mutabakat metni ile, Türkiye'nin Gürcistan'la kapsamlı bir askeri işbirliğine girişeceği ilan edilmiştir.
      
Bu yeni ilişkiler, Azerbaycan'a ve Gürcistan'a, kendi dış ilişkilerindeki hassas dengeler açısından bir güven ve rahatlama sağlıyor. Türkiye'ye de, bölgesel bir güç rolünü oynamak fırsatını veriyor...


Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr