Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dış seyahatlerde liderlerin işadamlarını beraberlerinde götürmesi, iyi bir fikir mi?
Hemen belirtelim ki, Türk başbakanlarının veya cumhurbaşkanlarının yabancı ülkelere yaptıkları resmi ziyaretlerden söz ediyoruz. Yoksa, diğer ülkelerin liderlerinin genelde böyle bir adeti yok.
Örneğin son olarak Yunan Başbakanı Simitis, ABD'ye işadamlarını yanında götürmeyi düşünmedi bile...
Bizde, bu usulü Turgut Özal başlattı. Bunun pratik bir nedeni vardı: Özel, işadamlarını ellerinden tutup kendilerine dış dünyayı göstermek, onların dış piyasaları yakından tanımalarını ve kendi firmalarını tanıtmalarını sağlamak için bu yola başvurmuştu.
Aslında bu pratik bir fikirdi. Başta bazı bocalamalar, şaşkınlıklar olmadı değil. Ama zamanla bunun yararlı bir yöntem olduğu da anlaşıldı. O kadar ki, Başbakan Ecevit dahi geçen hafta ABD gezisine, epey kalabalık bir işadamı grubunu dahil etmeyi uygun gördü...
* * *
BAŞBAKAN ile ABD'ye giden işadamlarının, seyahatin sonunda verdikleri demeçlerden bazı ilginç sonuçlar çıkıyor.
Özetle: Kalabalık grubun içinde bazıları, adeta Amerika'yı yeni keşfetti! CNN - Türk'ün "Manşet" programında konuşan işadamlarının bir kısmı gerçekten bu seyahat sırasında ABD hakkında yeni şeyler öğrendiklerini söylediler. Gezi öncesinde, Türkiye'nin beklentileri öyle şişirildi ki, ABD'deki durumu, ülkenin siyasal yapısını, idare mekanizmasını dikkate almayanlar, sanki bu gezide tekstil kotalarının kaldırılmasından, gümrüklerin düşürülmesine kadar bir dizi isteğin derhal yerine getirileceğini sandılar. Şimdi oradaki realiteleri görenlerin tepkisi de ilginç. Mesela birisi Amerikalı muhatapların "kendi çıkarlarını ön planda tuttukların"dan şikayet ediyordu. Böyle bir şey anormalmiş gibi...
"Milliyet"te pazar günü çıkan röportajda önemli bir iş kurumunun başkanının "Bize herhangi bir görev verilmedi. İçi boş bir gezi idi. Dönerken dinlenmekten gözlerim şişti, karım bana kilo aldığımı söyledi" şeklindeki sözleri de çok düşündürücü. "Aksesuvar gibi olduk" diye şikayet eden bu işadamı da, her şeyin "devlet büyükleri" tarafından ayarlanmasını ve güdülmesini bekliyordu...
* * *
AMA heyetten pek çok kişi, her şeye rağmen, yararlı temaslar yaptıklarını, muhataplara Türkiye'nin sıkıntılarını anlattıklarını, kapıları zorladıklarını söylediler ki, bu cesaret vericidir.
Bir de çoğu işadamının vurguladığı - ve "hükümet" tarafından dikkate alınması gereken - önemli bir nokta var: Bu tür gezilerden sonra sıkı şekilde "ev ödevi"ne çalışmak lazım. Bir kuruluş başkanının dediği gibi "onlar kapıları ardına kadar açsalar, biz rakiplerle yarışıp yeterince ihracat yapabilecek miyiz?" Bu, Türkiye'de gereken yasal, idari ve ekonomik düzenlemelerin bir an önce gerçekleştirilmesine bağlı.
"Dünyaya açılmak" için sadece dış gezilerle başka ülkeleri (örneğin Amerika'yı) keşfetmek yetmiyor. Bir de içerideki aksaklıkları ve eksiklikleri gidermek şart...