Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

RUS liderler hoşlanmadıkları komşu ülke yöneticilerinin saf dışı edilmesini ve yerlerine kendileriyle iyi geçinecek politikacıların gelmesini istediklerini açıkça beyan etmekten çekinmiyorlar.
Moskova geçen yıl, Gürcistan ile savaşın ardından, bu ülkenin Cumhurbaşkanı M. Saakaşvili aleyhinde sert bir kampanya açmış, o gitmeden Tiflis ile ilişkilerin düzelemeyeceğini ilan etmişti. Rusya bu pozisyonunu fırsat buldukça (son olarak geçen hafta Rusya-Gürcistan savaşının yıldönümünde) dile getirmekten geri kalmadı.
Şimdi de, Kremlin benzer bir kampanyayı, diğer yakın komşusu Ukrayna’ya karşı yöneltiyor. Geçen gün Rusya Devlet Başkanı D. Medvedev, Ukrayna Devlet Başkanı V. Yuşçenko’nun iktidardan uzaklaştırılmasını istediğini -hiç de görülmemiş bir tarzda- bizzat ona gönderdiği bir mektupta açıkladı!
Medvedev bu mektubunda, Yuşçenko’yu Rusya aleyhinde bir politika izlemekle suçluyor ve önümüzdeki ocak ayında yapılacak seçimlerde onun Rusya yanlısı rakibinin işbaşına geçmesini umduğunu belirtiyor.

“Yenisi gelsin!”
DÖRT yıl önce “turuncu devrimi” ile iktidara gelen Yuşçenko’nun Batı yanlısı bir politika izlediği açık. Kiev NATO üyesi olmak, AB ile bütünleşmek için büyük çaba harcıyor. Bu durum, Ukrayna’yı kendi “arka bahçesi” olarak gören Rusya’yı çok sinirlendiriyor tabii.
Nitekim Moskova bunu önlemek için elindeki baskı araçlarını kullanmaktan, örneğin Ukrayna’ya kış ortasında doğalgaz sevkiyatını durdurmaktan ve bazı ithal malları üzerinde boykot uygulamaktan çekinmiyor.
Medvedev’in Yuşçenko’ya mektubu aslında seçim öncesi Ukrayna’ya bir ültimatom niteliğinde. Rusya bununla, Ukrayna halkına şu uyarıda bulunuyor: Sakın Yuşçenko’yu seçmeyin. Seçerseniz, başınız belaya girer...
Moskova bunun işaretini daha da açık vermek için, Kiev’e (devlet başkanı değişmediği takdirde) yeni büyükelçisini göndermeyeceğini bildiriyor.
Tabii bu tavır Ukraynalıları daha çok rahatsız etmiş durumda. Yetkililer bunun Ukrayna devletine karşı yöneltilmiş bir tehdit saydıklarını söylüyorlar. Bir sözcüye göre de bu davranış “Rusya’nın emperyal komplekslerine esir düştüğünü” gösteriyor.
Bu gerginliğin, sıcak bir çatışmaya dahi yol açabileceğini düşünenler var. Bu belki abartılı bir kaygı, ama Rusya’nın “Ukrayna’yı yola getirmek” için, siyasi ve ekonomik bir çok baskı enstrümanına sahip olduğu, seçim tarihi yaklaştıkça Yuşçenko’ya karşı olan çevreleri daha da kışkırtıp istikrarsızlık yaratabileceği de açık...

“Eskisi gitsin!”
RUSYA’nın diğer bir arka bahçesinde, “Gürcistan cephesi”nde de bir hareketlenme var.
Rusya-Gürcistan savaşının birinci yıldönümünde, yani geçen hafta, Moskova gene Saakaşvili rejimine karşı sert çıkışlar yaptı ve o saf dışı edilmedikçe, bölgede barış ve istikrar kurulamayacağını bildirdi.
Rusya Başbakanı V. Putin Gürcistan’dan kopan ve bağımsızlığını ilan eden Abhazya’ya önceki gün ilk ziyaretini yaptı ve bu ülkede askeri varlığını pekiştireceğini, bu arada bir askeri üs kuracağını ve yeni “egemen devletin” sınırlarını koruyacağını ilan etti. Putin’in deyişiyle, Abhazya’nın başkaları tarafından tanınmasının değeri yok, Rusya’nın desteği ona yeter...
Kısacası, Rusya kendisine yakın “arka bahçeleri” üzerindeki hâkimiyetini kimseye kaptırmamaya ve ne pahasına olursa olsun sürdürmeye kararlı görünüyor. Bu “emperyal davranış”ın sınırlarını ve sonuçlarını şu anda kestirmek ise, çok zor...