Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ukrayna krizinin estirdiği sert rüzgârlar, Soğuk Savaş günlerini anımsatıyor.
Batı ile Rusya arasında son yıllarda gerçekleşen yakınlaşmayı sonlandırabilecek bir gerginlik hüküm sürüyor. Rusya’nın Ukrayna sınırında ve Kırım’da giriştiği askeri hareketlere karşı NATO Moskova ile kurduğu işbirliğini askıya almak niyetinde. Batılı ve Rus liderler birbirlerine karşı sert ve tehditkâr bir söylem kullanıyorlar. ABD’nin ardından AB de Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlar uygulamaya hazırlanıyor. Moskova da buna misilleme eylemleri planlıyor.
İki kamp arasındaki gerginlik bu şekilde tırmanmaya devam ederse, dünya gerçekten kendini tehlikeli bir Soğuk Savaş ortamında bulacak.
Bunun önlenmesi ancak tüm tarafların şimdiki katı ve agresif tutumlarından vazgeçip, meseleye rasyonel bir şekilde yaklaşmalarıyla mümkün.
Bunun için de, karşılıklı tehditlere, askeri gösterilere ve zorlamalara bir an önce son verip, “diplomasi kulvarı“na dönmek gerekiyor.

Sağırlar diyalogu
Bu yönde bazı girişimler var. En azından ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Rus mevkidaşı Sergey Lavrov arasında bir diyalog kurulmuş durumda. Ancak bunun bir “sağırlar diyalogu”ndan çıkarılması ve gerçek bir “uzlaşma süreci”ne dönüştürülmesi şart.
Bu gibi hallerde krizin doğrudan “halk” tarafından, kendi istek ve iradesi doğrultusunda çözümlenmesi gerektiği söylenir. Bu güzel bir “ilkesel” pozisyon. Ama gerçek şu ki, Ukrayna’dakine benzer sorunlarda ipleri çeken yabancı aktörler ve özellikle büyük güçler, kendi aralarında anlaşmadan, bir sonuca varmak pek mümkün olmuyor.
Bu özellikle Ukrayna gibi, çok hassas bir coğrafyada yer alan ve nüfusu da etnik ve dinsel bakımdan bölünmüş bulunan bir ülke için de geçerlidir.
Ukrayna’da son kriz halkın, dış ilişkiler alanında AB ile Rusya arasındaki tercihleri üzerinde iki kampa ayrılmasından kaynaklanıyor. Bu derin bölünme bugün de devam ediyor. Üstelik bu kez Rusya son davranışlarıyla yönlendirici, belirleyici bir pozisyon aldı. Batı da kendi yanlılarını desteklemeye yönelik benzer bir rol üstlendi.

Tampon bölge
Bu gerginliği şimdiki kritik noktaya getiren Rusya ile Batılı ülkeler arasında bir uzlaşma olmadıkça, Ukraynalıların kendi başlarına bu sorunu halletmeleri ve dolayısıyla Ukrayna krizinin halledilmesi imkânsız.
Bu da Rusya ile Batı’nın bir araya gelip, gerçekçi bir çözüm üzerinde mutabık kalmalarını gerektirir.
En doğru ve akılcı çözüm ise, Ukrayna’nın bir nevi fay hattı üzerindeki hassas konumunun göz önünde bulundurularak, “tarafsız ülke” statüsüne kavuşturulmasıdır. Bu bir “tampon bölge” olarak da algılanabilir. Bu çerçevede Kırım’a da imtiyazlı bir statü verilebilir ve Ukrayna’dan büsbütün kopması da önlenebilir.
Yakın geçmişte (İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra) Finlandiya ve Avusturya böyle bir statü sayesinde siyasi istikrara ve huzura kavuşmuştu. Darısı Ukrayna’nın başına...