Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye topçusunun ve uçaklarının Türk sınırına çok yakın bölgelerdeki operasyonlarında görülen tırmanma, Ankara’yı ciddi bir müdahaleye girişmeye sevk edebilecek boyutlar aldı.
Bu provokatif saldırılar böyle devam ederse, Türkiye herhalde önceki gün yaptığı gibi sadece olayı NATO’ya ve BM’ye bildirmek ve Esad’a sözlü bir protesto çekmekle yetinmeyecek ve askeri bir karşılık vermek zorunluğunu duyacaktır.
Suriye ordusunun “kuzey cephesi”nde Türkiye’yi tahrik eden saldırılarının sürdüğü bir sırada, “güney cephesi”nde de İsrail’in misillemelerine yol açan operasyonlara girişmesi, düşündürücü bir rastlantı.
Bu da Beşar Esad’ın iç savaşla baş edemediği bir ortamda, şimdi dışa karşı -hem de iki cephede birden- hangi amaçla bir çatışmayı göze aldığı sorusunu gündeme getiriyor.

Kazaen mi?..
Bunun birbirinden farklı iki yanıtı var.
Birincisi, mantığa dayanıyor. Esad gerçekten şu kadar sıkışık olduğu bir sırada, Türkiye’yi neden ülkesine savaş açmaya zorlasın? Aynı şekilde 40 yıldır aleyhinde tek bir kurşun sıkmadığı İsrail’i şimdi neden kendisine saldırmaya davet etsin?
Bu mantıktan hareket edildiğinde, son sınır olaylarının nedeni şöyle izah edilebilir: “Kuzey cephesi”nde, Özgür Suriye Ordusu, Türk sınırına yakın bazı önemli belgeleri ele geçirmiş durumda. Hatta ÖSO’nun merkezi de buralarda... Esad’ın kuvvetleri bunları söküp atmak için karadan ve havadan buraları bombalıyor. Atılan bombaların parçaları etrafa saçılırken, bir kısmı da sınırı aşıp Türk köy ve kasabalarına isabet ediyor.
Ankara’nın daha önce ilan ettiği angajman kurallarına göre, Esad’ın sınırdan belirli bir mesafedeki bölgelerin atış sahasının içine almaması, ona göre uçaklarını, toplarını sınırdan uzak tutması gerekiyor. Ancak isyancıları nerede olurlarsa olsunlar, mutlaka temizlemeyi aklına koyan Esad, Ankara’nın uyarısına aldırış etmiyor. Ve işte bu noktada ateşle oynuyor.

...Kasten mi?
İkinci ihtimal ise Esad’ın Türkiye’yi -ve son olarak da İsrail’i- “kazaen” değil “kasten” tahrik etmek istemiş olmasıdır.
Birinci varsayımın aksine, ikinci şık pek mantıklı görünmüyor. İçeride başı dertte olan Esad, dışarıda neden yeni cepheler açsın?
Tabii bunun akılcı yanı yok, ama bazı analistler Şam diktatörünün, dikkatleri başka tarafa çekmek, dış baskılardan kurtulmak ve kendisini devirmek isteyen dış güçlere göz dağı vermek için bu tür sınırlı provokasyonlara giriştiği kanısındalar.
Paris’te üniversite hocası ve Suriye uzmanı olan Prof. Ziyad Mecid’in “Le Monde” gazetesine demecindeki ifadesiyle Esad, dünyaya şöyle bir “siyasi mesaj” vermeye çalışıyor. Bu mesajın özü de şu: Eğer beni fazla sıkıştırırsanız, ben bu savaşı yayarım, bölgeyi daha da istikrarsız ve tehlikeli bir hale getiririm...
Beşar Esad’ın geçenlerde Rus televizyonuna demecinde söylediklerini hatırladınız mı? “Eğer Şam’da rejim devrilirse, Ortadoğu’dan Uzakdoğu’ya kadar geniş bir coğrafya karışacak, istikrarsız hale gelecektir...” demişti...
Esad’ın şimdi sınır bölgelerinde ateşle oynamasını izah etmek imkânsız. Ama ne yazık ki tarih bu tür mantıksızlıklarla doludur...