Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İsrail’in Suriye’ye karşı giriştiği peş peşe iki hava saldırısı karşısında Esad yönetimi ne yapacak? Aynı şiddette bir misillemede mi bulunacak? Bu son olay Suriye krizinin, İsrail’in de yer alacağı daha geniş, bölgesel bir çatışmaya yol açabilir mi?
İsrail’in beklenmedik saldırısı Beşar Esad’ı zor bir seçenekle karşı karşıya getirdi. Askeri misilleme opsiyonu Suriye’yi İsrail ile bir savaşa sürükler ki, Esad bunu göze alacak durumda değil. Nitekim geçen ocak ayında İsrail şimdikine benzer bir askeri operasyona giriştiğinde de Şam diktatörü hareketsiz kalıp bu olayı geçiştirmeyi tercih etmişti.
Şam’da yapılan resmi açıklamalar, İsrail saldırısının karşılıksız kalmayacağından ve çeşitli seçeneklerin değerlendirilmekte olduğundan söz ediyor.
Bu seçeneklerin ne olabileceği, halen spekülasyon konusu. Bu İsrail’e karşı orta menzilli füzeler göndermekten, Hizbullah’ın aracılığı ile belirli hedefleri bombalamaya kadar, farklı opsiyonlar olabilir.
Analistler Suriye’nin zaman kaybetmeden hemen İsrail’e misillemede bulunacağına pek ihtimal vermiyorlar. Herhalde İsrail hükümeti de öyle düşünüyor olmalı ki, Başbakan Netanyahu olayın ertesi günü resmi bir ziyaret için Çin’e gitti...

Kırmızı çizgiler
Ama gerçek şu ki, bu son olay İsrail’i Esad rejimi ile karşı karşıya getirmiş bulunuyor. Oysa İsrail Suriye krizinde seyirci kalmayı, muhaliflerle rejim arasındaki kavgaya bulaşmamayı tercih ediyordu. İsrail liderleri kendileri açısından “kırmızı çizgi”nin sadece kimyasal silahlarla gelişmiş füzeler konusunu kapsadığını defalarca vurgulamışlardı. Bu tür silahların Hizbullah ve benzeri militan örgütlerin eline düşmesi ihtimali İsrail’in hep kâbusu olmuştur.
İsrail’in son hava operasyonunu, özellikle İran yapımı orta menzilli füzelerin Hizbullah’a sevk edilmek üzere olduğuna dair bilgi edinilmesi üzerine gerçekleştirdiği söyleniyor.
Suriye Enformasyon Bakanı Umran el Zohbi, İsrail saldırısının bir “savaş ilanı” anlamına geldiğini belirtti.
Aslında Suriye ile İsrail arasında (Mısır ve Ürdün ile olduğu gibi) bir barış anlaşması imzalanmadığı için yıllar boyunca resmen “savaş durumu” devam etmiştir. Ancak fiilen iki ülke arasında -özellikle Golan bölgesinde- sükunet hüküm sürmüştür. İsrail’in son saldırısı, şimdi bu “ne savaş, ne barış” halini tehlikeye düşürüyor.

Dış aktörler
Bundan korkulan şey, iç çatışmalarla zaten eli iyice zayıflayan Beşar Esad’ın dikkatleri başka yöne çekmek için İsrail’e saldırması veya dışarıdan Hizbullah’ın -İran’ın da teşviki ile harekete geçmesidir. O zaman çatışmayı sınırlı tutmak zorlaşabilir ve bu kez, Ortadoğu’da aktör durumundaki dış güçler de bu karışık denklemin içine girebilir.
Bu arada Suriye derken, artık iç savaş batağına sürüklenen, bölünmek tehlikesiyle karşılaşan bir ülkeden söz edildiğini unutmamalı. Gene Suriye Enformasyon Bakanı’na göre, Suriyeli “teröristler”(yani direnişçiler) ile İsrail arasında gizli bir ittifak varmış. Bu iddiaya inanmak zor; ama Esad’ı devirmeye azmetmiş muhaliflerin Esad’ı sarsan herhangi bir gelişmeye iyi gözle baktıkları da, son beyanlarıyla açıkça anlaşılıyor.