Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KİMİNE göre bir zafer, kimine göre ise bir zül... Hintliler Bombay veya yeni adıyla Mumbai’de çevrilen ve 8 dalda Oscar ödülü kazanan “Slumdog Millionaire” (Varoş Köpeği Milyoneri) filmine karşı farklı, hatta çelişkili tepkiler gösteriyorlar.
Bu da, Hint toplumunun iki ayrı yüzünün bir göstergesi.
Film, yaklaşık 20 milyon nüfuslu Mumbai kentinde, gökdelenlerin yükseldiği modern semtlerin yanı başındaki varoşların pisliğini, sefaletini, ilkelliğini gösteriyor. Burada çocuklar kendi kaderlerine terk edilmiş. Bir kısmı suç şebekelerinin eline düşüyor... Ve işte bu çocuklardan biri, Cemal, bin bir maceradan sonra 17 yaşına gelince, TV’de bir yarışma programına katılıyor ve büyük ödülü kazanıp milyoner olup çıkıyor!...
“Milyoner” aslında bir Hint filmi değil, bir Hollywood prodüksiyonu. Yönetmeni Danny Boyle, İngiliz. Ama esas aktörler Hintli. Filmin müziği -ve meşhur şarkısı “Jai Ho” -A.R. Rahman adındaki Hintli kompozitöre ait. En önemlisi, filmin bir Hintli tarafından yazılan senaryosu da, Hintli bir diplomatın yazdığı bir romana dayanıyor.

Karışık duygular
OSCAR törenini canlı olarak televizyondan izleyen milyonlarca Hintli için filmin böyle bir başarı kazanması büyük sevinç kaynağı oldu. Başbakan M. Singh, bunun Hindistan’ı gururlandırdığını söyledi. Gazeteler özellikle Hint yazarının ve kompozitörünün “zaferi”ni kutladılar...
Ancak halkın bu genel coşkusu arasında, filmin özellikle Hindistan’ın yoksulluk, sefalet, şiddet gibi “kötü yanları”nı göstermesine kızanlar da var. Bunlar, “Milyoner” filmini yabancıların Hintlileri aşağılama alışkanlığının bir eseri olarak görüyorlar. Bazısı ise Hindistan’ın bu duruma düşmesinin kabahatini bizzat kendilerinde veya gelmiş geçmiş yöneticilerde buluyorlar.
Bu karışık duyguları, dünkü Hint gazetelerinin okuyucu mektuplarından öğrenmek mümkün. “Times of India” gazetesine Delhi’den yazan Kaçkori şöyle diyor: “Bu film, artık bizim kent varoşlarının yoksulluğunu, cehaletini, sefaletini yok etmenin çareleri üzerinde daha etkin biçimde odaklanmamız için bir fırsat sayılmalıdır... Bu film sayesinde dünya sahnesine çıkmış olabiliriz, ama asıl önemli olan, bu filmin bizler için bir alarm zili işlevini görmesidir. Evet, uyan Hindistan”...
Bangalore’den yazan Çandrasekaran, filmin daha çok sefaleti göstermesine kızgın. Şöyle diyor: “Varoşlar, film için cazip sahneler yaratmış olabilir. Bu sayede film para da, ödül de kazanıyor. Ama bizi de rezil ediyor. Oysa Hindistan sadece bu mudur? Bizim halkın iyi yanlarını, demokrasimizi, kalkınmamızı neden göstermezler?”

Bollywood var, ama...
HİNDİSTAN’ın gerçekten iki ayrı yüzü var. Ülkenin 1 milyar 200 milyonu bulan nüfusunun yaklaşık üçte biri, “fakirlik sınırı”nın altında yaşıyor. Bu sınır “günde bir doların altında” bir gelirle sürdürülen yaşam demektir.
Hindistan’ın fert başına milli geliri 2000 dolar. Halkın yüzde 10’u milli gelirinin yüzde 35’ine sahip.
Buna karşılık, son yıllarda Hindistan yüzde 8 gibi yüksek bir hızla kalkınma sürecine girdi. Özellikle modern teknolojide (örneğin elektronikte) çok başarılı ve iddialı. Gerçekten Hindistan uyanan bir dev olarak görülüyor...
Sinema dünyasına dönersek, Hindistan’ın da Bollywood adı verilen kendi film endüstrisinin de çok gelişmiş olduğunu hatırlatalım. “Indian Express” gazetesinin belirttiği gibi, “Bollywood’da ‘Milyoner’ ayarında pek çok film çevriliyor. Ama Oscar dağıtarak filmleri meşhur eden, sadece bir Hollywood var!”