Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sabahleyin Gazzeliler ve İsrailliler bir ateşkes “müjdesi” ile uyandılar. ABD ve BM’nin yoğun çabaları sonunda iki taraf da Gazze’deki çarpışmalara 72 saat “ara” verecek, bu arada Kahire’de yapılacak görüşmelerde bu ateşkesin “geçici”den “sürekli”ye dönüştürülmesine çalışılacak ve hatta böylece siyasi bir çözümün yolu açılacaktı...
Henüz öğle vakti gelmeden, bölgeden yeni karşılıklı çatışma haberleri gelmeye başladı. İki taraf da birbirini ilk ateşi açmakla suçladı. Tıpkı son üç haftada daha önce ilan edilen, fakat kısa zamanda çöken 5 ateşkes gibi...
Bu ateşkesler o kadar kırılgan ki birkaç saat sonrası için dahi bir tahminde bulunmak çok zor ve riskli...
Bu iki tarafın birbirlerine hiç güvenmediklerini ve en ufak bir tahrik karşısında “misilleme kısır döngüsü”nü hemen başlatmaktan çekinmediklerini gösteriyor. Bu misillemeler tırmanınca da bu kısır döngüyü kırmak ve bir önceki statükoya dönmek pek mümkün olmuyor.

Kim kontrol edecek?
Son ateşkes anlaşması, ABD’nin başını çektiği ve Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölge ülkelerinin de katıldığı aktif girişimlerin sonucudur. Bir bakıma Gazze’de silahların susması ve bu insanlık dramının son bulması için, uluslararası diplomasinin harekete geçtiğini ve bir şeyler yapmaya çalıştığını görmek gerek.
Aslında bütün bu çabaların sonuç vermesi, tarafların başta kabul ettiği anlaşmaları -ateşkes konusunda olduğu gibi- harfiyen uygulamalarına bağlı. Ne yazık ki ihlaller hangi taraftan, hangi nedenlerle olursa olsun, bunun gerçekleşmesine imkân vermiyor.
Gazze’de bu tür ihlalleri tespit edecek ve hatta bunları önleyecek uluslararası bir otorite veya kontrol sistemi olmadığına göre, açıkçası ateşkesin sürekli olması, tamamen iki tarafın iradesine -ya da insafına- kalmıştır...
Bu kez Gazze’de, bundan önceki çatışmalardan çok daha fazla kan döküldüğü ve çok daha büyük yıkım olduğu halde, ateşkes için zorlukla sağlanan mutabakatın uygulanmaması çok umut kırıcıdır.
Aslında bu amansız savaş, hep böyle devam edecek değil; elbet bir yerde duracak. Bu arada hayatlarını kaybedenlere ve acı çekenlere çok yazık...

Nereye kadar?
Geçenlerde yazdığımız gibi, Gazze ve Filistin sorununun çözümü savaş alanında değil, diplomasi platformunda aranmalıdır.
Dolayısıyla, ateşkes de yeni bir savaş için verilen bir “ara” değil, barış için bir “süreç” olarak kabul edilmelidir.
Daha önceki ateşkesler ne yazık ki birinci şık, yani yeni çatışmalar için bir ara olarak kullanılmıştır. Bunun verdiği sonuç ise ortada...
Şimdi varılan kritik noktada, özellikle bir İsrail askerinin dün sabah Hamas tarafından kaçırılması olayından sonra, ateşkes ölmüş sayılıyor. Bunun yeniden canlandırılması şu anda eskisinden de zor görünüyor.