Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın Türkiye'yi "İslam cumhuriyeti" diye tanımlayan sözleri ülkemizde tepkiye, Türkiye ile ABD arasında da yeni bir tartışmaya yol açtı.
Powell'ın bu sözleri ister sürçülisandan, ister düşünce karmaşasından (herhalde bilgi eksikliğinden olamaz) kaynaklansın, gerçek şu ki bu durum Washington'un Türkiye'yi İslam dünyasına bir "model" olarak gösterme hevesinin bir sonucudur.
Amerikan yetkilileri bir süredir Türkiye'yi diğer Müslüman ülkelere "model" olarak gösterirken, onun demokratik rejimini, modern yapısını öne çıkarıyor ve İslam ile demokrasinin bir arada yaşayabileceğini kanıtlamaya çalışıyor.
Washington'un bunu "Büyük Ortadoğu" vizyonuna katkıda bulunacak ve pratikte bölge ülkelerini kendi etkinlik alanına çekecek bir stratejinin parçası olarak değerlendirdiğine şüphe yok. Doğrusu, Amerikan yetkililerinin Türkiye'yi "model" gösterme çabalarını, Türkiye'de de hoş karşılayanlar var...
Powell'ın "gafı", Türkiye'yi örneğin Irak için "model" olarak gösterirken, onu Pakistan gibi bir "İslami cumhuriyet" (hatta "şeriat hukuku"nun geçerli olduğu bir devlet) olarak tanımlamış olmasıdır. Türkiye'nin 80 yıldır laik bir sisteme ve çağdaş yasalara sahip bir ülke olduğunu göz ardı ederek...
***
ARTIK şu "model" meselesine bir açıklık getirmenin zamanı geldi...
Cumhuriyet Türkiyesi "inkılapları"nı gerçekleştirmiş, iç ve dış politikada kendi yolunu seçmiştir. Etraftaki ülkeler isteselerdi çoktan Türkiye'den ilham alır ve bunu kendileri için de bir "model" sayardı.
Bunu yapmamalarının çeşitli nedenleri var tabii. Bu nedenler hala bugün için de geçerli. Özellikle bölgedeki otoriter yönetimler veya dinci çevreler laikliği, demokrasiyi ve çağdaş değerleri esas alan "Türk modeli"nden açıkçası pek hoşlanmazlar. Hele bunun dışarıdan empoze edilmesini de hiç istemezler.
Amerikan stratejistleri her nedense bu gerçeği pek kavramıyorlar. Bu nedenle hatalar yapıyorlar.
Powell bile, son gayretkeşliği ile, Türkiye'yi hiç de gerçeğe uymayan bir model (yani yanlış adres) olarak göstermeye kadar ileri gitti...
***
İSTANBUL'da geçen cumartesi yapılan akademik bir toplantıda tartışılan bu "model" meselesinde, Avrupalıların bakış açısının, ABD'ninkinden daha farklı - ve daha gerçekçi - olduğunu gördük.
"Boğaziçi Üniversitesi - TÜSİAD Dış Politika Forumu" ile Birmingham Üniversitesi'nin ortaklaşa düzenlediği konferansın esas konusu Türkiye ile AB arasındaki güvenlik ilişkileri ile ilgili idi.
Ancak seçkin yabancı uzmanların da katıldığı çalışma gruplarında ve konferansta, "model" meselesi de ele alındı. Hakim olan kanı, Türkiye'nin Müslüman nüfus çoğunluğuna sahip, laik ve demokratik bir ülke olduğu ve bu şekli ile AB'nin içinde yer almasının, ona bir "artı değer" katacağıdır. Ancak gerek Türk, gerekse Avrupalı katılımcılar, Türkiye'nin İslam dünyasına bir "model" olarak sunulmasında yarar görmediklerini ve Türkiye'nin İslam değil, laik özelliği üzerinde durulması gerektiğini vurguladılar.
Bir yabancı katılımcının deyişi ile, Türkiye kendisine has bütün özellikleri ile "örnek" sayılabilir ve AB'nin ona kapılarını açması bu bakımdan da bir kazanç olabilir.
Doğru bir tespit, yerinde bir tavsiye...