Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu toplantı bugün Lefkoşada Yunan Büyükelçisinin ikametgahında gerçekleşiyor. AB dönem başkanı olarak yeni üyeleri ziyaretlerine Lefkoşadan başlayan Simitisin bu davetine tüm Rum siyasi partilerin liderleri, Türk kesiminden ise sadece iki muhalefet partisinin genel başkanları katılıyor.CTP lideri Mehmet Ali Talatın ve TKP lideri Hüseyin Angolemlinin bu toplantıya gitmesine Cumhurbaşkanı Denktaş "Bu davete koşa koşa icabet etmek bir hazım işidir" şeklinde bir tepki gösterdi. Oysa Atinaya gittiği için Denktaşın eleştirilerine hedef olan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, konuya daha gerçekçi bir açıdan baktı ve KKTC gibi demokratik bir ülkede isteyen parti liderinin bu toplantıya katılabileceğini ve hatta Türk görüşünü yansıtmakla bir katkıda da bulunacağını söyledi...***NİTEKİM öyle olacak da... Talat dünkü telefon görüşmemizde, toplantıda Simitise ve Kıbrıs Rum parti liderlerine önemli bazı mesajlar vereceğini açıkladı.Bunlardan biri, çözümün Annan planının zemininde aranması ve bu yöndeki çabaların sürdürülmesi yönünde. Talat Rum tarafının Annan planından "kurtulmaya çalıştığını" anımsatıyor...Diğer bir mesaj da, Kıbrıs anayasasının gereği, Türkçenin ABde şimdiden resmi bir dil olarak kabulü ve AB müktesabatının Türkçeye çevrilmesi zorunluluğu ile ilgili. Nihayet üçüncü bir mesaj olacak: O da, Avrupa Parlamentosunda Kıbrısa 4 Ruma ve 2 Türke ayrılan sandalyelerin aynen korunması (yani 6sına Rumların oturtulmaması) talebidir...Talatın dediği gibi, bu tür buluşma ve tartışmalardan zarar değil, yarar gelir. Kaldı ki, Kıbrıs Türk halkı temasların devamından yanadır. Denktaş yönetimi Annan planı üzerinde herhangi bir görüşme istemiyor ama, Ankaranın bu hafta içinde dile getirdiği görüş de, görüşmelerin bu plan çerçevesinde sürdürülmesi yönünde değil mi? KIBRIStaki Slovakya büyükelçisinin aracılığı ile KKTCdeki siyasi parti liderlerine hafta içinde iletilen Yunan Başbakanı Kostas Simitisin davetiyesinde, şöyle bir ifade yer alıyor: "Bu toplantının amacı, Avrupa ülkeleri ailesinin genişlemesi çerçevesinde, adanın iki tarafının ortak geleceği konusunda açık bir tartışma fırsatını sağlamaktır." Gözler pastada Yıkılan ülkenin yeniden inşasını sağlayacağı milyarlarca dolarlık işler, pek çok ülkenin (ve özel şirketin) iştahını kabartıyor.Kuşkusuz savaşın "sahibi" olarak ABD, bu işlerin aslan payını alma hakkını kendisinde görüyor. Bush yönetiminin yaktığı ışıkla, dev Amerikan şirketleri kollarını sıvamış bulunuyor.Aynı pastada gözü olan Fransa, Almanya, Rusya gibi ülkeler savaşa karşı tutumları yüzünden kızdırdıkları ABDye şimdi nasıl yaklaşacaklarını düşünüyorlar. Hele Fransada "acaba biz yanlış mı yaptık" sorusu tartışılıyor ve "bari barışta ABD ile beraber olalım" eğilimi kendini gösteriyor.ABD savaşta kendisini yalnız bırakan ülkeleri bu kez barışta yalnızlığa itmeyi, resmi politikası haline mi getirecek? Yoksa savaşta aramadığı meşruiyeti barışta geçerli kılmak için uluslararası camia ile işbirliğine yanaşacak mı? Irak halkının - ve yeni dünya düzeninin - geleceği, "bu pasta paylaşımı" kavgasının alacağı şekle bağlı... skohen@milliyet.com.tr IRAKta barut kokusu daha dağılmadan, enkazın kaldırılması bağlamında "pastanın paylaşımı" kavgası başladı bile...