Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bunun, benzer sosyal patlamalarda hep görüldüğü gibi, bir dizi nedeni var. Bazısı gerçekten ön planda yer alan önemli faktörler. Bazısı marjinal sayılsa da, bu olayda görmezlikten gelinemeyecek etkenler...Geçen cuma günkü yazımızda belirttiğimiz gibi, "ışıklar şehri" Paris'in karanlık varoşlarında yükselmeye başlayan "alevler", Fransa'nın "öbür yüzü"nü ortaya çıkardı. Böylece başta Fransızlar olmak üzere, bütün dünya Fransız toplumunun bünyesindeki ciddi bir hastalığı da fark etmiş oldu.* * *Fransızlar şimdi bu hastalığı doğru dürüst teşhis etmek ve tedavi yöntemini bulmak için, kafa yoruyorlar.Kuşkusuz bu olayda Fransa, karşılaştığı şiddet eylemlerini bastırmak, kamu düzenini yeniden kurmak için, derhal güvenlik tedbirleri almak zorunda. Daha şimdiden kısmi sokağa çıkma yasağının uygulanması, yerel makamlara olağanüstü yetkiler tanınması gibi bir dizi "polisiye" önlemler planlanıyor.Kısa vadede bunlar gereklidir. Hangi ülke olursa olsun, böyle bir durum karşısında elbet düzeni sağlamak için gerekeni yapacaktır.* * *Çoğu Kuzey Afrika, bir kısmı da kara Afrika kökenli ailelere mensup olan "varoş çocukları"nın giriştiği eylemlerin başlıca nedenleri belli.Kenar mahallelerde oturanların önemli bir kısmı sefil, yoksul, işsiz. Yaşam koşulları, özellikle gençleri umutsuzluğa ve öfkeye sürüklüyor. Devlet toplumun bu kesimini yıllardır kendi dertleri ile baş başa bırakıyor. Gerçi hiçbir şey yapılmadı, hiç bu bölgeler için para harcanmadı denemez. Ama bu, ihtiyaçlara göre devede kulak kalıyor.Fransızların bu konuda kötü bir sınav verdiğini, şimdi bizzat kendileri (politikacılar ve aydınlar dahil) kabul ediyorlar.Fransa'da sorunu öylesine tehlikeli bir patlama noktasına getiren temel faktör -şimdi birçok Fransız düşünür ve yazarın da açıkça belirttiği gibi- "Cumhuriyet'in uyguladığı bütünleşme modeli"dir. Fransa teorik olarak tüm vatandaşlarını "eşit" sayıyor. "Fransızlık" anlayışı, örneğin din, ırk, dil açısından farklı insanların (göçmenlerin) kimliklerini "eritmeyi" amaçlıyor. Ne var ki, pratikte bu politika, "diğer" vatandaşları (Afrikalıları) ayrı görüyor, örneğin iş sağlamada eşit fırsat tanımıyor...Meselenin temelinde yatan sakatlıklar bunlar. Tabii, bu arada varoşlarda her türlü suç ve şiddetin kol gezdiği, son vandalizme girişen bir kısmı çocuk yaşındaki gençlerin de bu çevrelerden geldiği açık. Bunların kontrol altına alınması, zaman isteyen, zor bir iş...* * *Bu olaylarda şimdiye kadar, din veya ideoloji bir faktör olarak ortaya çıkmış değil. Yani bu ne bir "Müslüman ayaklanması"dır ne de bir "Fransız intifada"sı...Nitekim varoşlardaki Müslüman halkın temsilcileri (ve imamlar), bu saldırıları kınıyorlar. (Türk dernekleri de aynı doğrultuda mesajlar veriyor)...Dolayısıyla bu olayı bir "medeniyet çatışması"nın göstergesi saymak için, en azından şu anda, bir neden yok. Böyle bir çatışmanın ileride de olmaması Fransa'daki (ve diğer Avrupa ülkelerindeki) kent varoşlarında düzen ve sükûnetin bir an önce sağlanmasına bağlı... skohen@milliyet.com.tr Ne türban meselesi ile ilişkilendirilecek kadar yüzeysel, ne de ayrımcılık politikasına bağlanacak kadar basit... Paris başta olmak üzere Fransa'nın çeşitli kentlerinin varoşlarında 13 gecedir devam eden şiddet eylemleri, çok daha karmaşık bir konu...