Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Genç Suriye liderinin bu gezisini mümkün kılan, son 4 - 5 yılda (Türkiyenin sert uyarı ile "baba" Esadın Öcalanı sınırdışı etmesi sonunda) iki ülke arasında yeni bir anlayışın ve yakınlaşmanın gerçekleşmesidir.Beşar Esadın Ankaradaki görüşmeleri - ve imzalayacağı ekonomik anlaşmalar - kuşkusuz bu yakınlaşmayı taçlandıracak, ikili ilişkilere yeni bir ivme kazandıracaktır.***ANCAK bu ziyaretin önemini, ikili ilişkiler bakımından olduğu kadar, bölgesel ve hatta uluslararası olası etkileri açısından da değerlendirmek lazım.Başkan Esadın, Mehmet Ali Biranda verdiği demeçte bu bağlamda kullandığı şu ifade, Suriye yönetiminin Ankaradaki görüşmelere "hem ziyaret, hem ticaret"ten de öte, daha uzun vadeli ve daha geniş bir perspektif ile baktığını gösteriyor: "Türk - Suriye ilişkilerini iki ülkenin ulusal sınırları içine sıkıştırmak istemiyorum. Daha bölgesel, belki de ileride uluslararası bakmak gerekiyor"...Bu bakış açısı, aslında Ankaranınkinden hiç farklı değil. Türkiye de, Suriye ile kurulmakta olan diyaloğun ve işbirliğinin Türk diplomasisine yeni bölgesel ve uluslararası açılımlar için önemli bir fırsat yarattığı kanısındadır.***SURİYE yönetimi, kendi çıkarları açısından önemli saydığı Türkiye ile dostluğu değerlendirirken, Türkiyenin konumu ve politikaları ile ilgili gerçekleri de dikkate alıyor olmalı. Nitekim Beşar el - Esadın Biranda demecinde, örneğin Türkiyenin AB ile veya İsrail ile ilişkileri konusunda söyledikleri, bunu gösteriyor. "Reis" Ankaranın AB politikasını destekliyor ve hatta Türkiyenin AB üyeliği sayesinde Suriyenin de AB ile "kuzeyden komşu" olacağından duyduğu sevinci ifade ediyor. Türkiyenin İsrail ile ilişkileri konusunda da, "biz bundan rahatsız değiliz" diyor...Bu anlayış, Türkiyenin bir yandan Suriye (ve Arap dünyası ile) ilişkilerini geliştirirken, diğer yandan da Batı ile (veya İsrail ile) mevcut bağlarını sürdürebileceğini gösteriyor. Nitekim Türk diplomasisi de bunu hep arzulamış ve hedeflemiştir.***BEŞAR el - Esad ile yaptığı söyleşinin ışığında dün "Yeni Şafak"taki yazısında, Şamdan Türkiyenin nasıl göründüğünü yazan Fehmi Koru şöyle diyor: "Türk - Suriye yakınlaşmasının daha çok uluslararası siyasi gelişmeleri etkilemesi beklenmeli. Bu açıdan bakıldığında, yaşanan, zıtların birleşmesi imiş gelebilir... Türkiyenin çekiciliği de zıtların bileşkesi olması ile yakından ilgili".Koru kullandığı "zıtların bileşkesi" terimi ile Türkiyenin bir yandan ABD, AB, İsrail gibi ülkelerle, öte yandan Arap ve İslam dünyası ile ilişkileri sayesinde, çok boyutlu politikalar üretme yeteneğine sahip olmasını kastediyor.Daha açık bir deyişle, Türkiye bu sayede bazı roller veya misyonlar üstlenecek duruma geliyor. Örneğin Suriye ile (veya Arap dünyası ile) ABD, AB ve İsrail arasındaki sorunların çözümüne yardımcı olacak bir konuma geliyor.Evet, Ankaradaki Türk - Suriye görüşmelerine bir de bu açıdan bakmak lazım... skohen@milliyet.com.tr SURİYE Devlet Başkanı Beşar el - Esadın ziyaretini, sadece bunun 57 yıldan beri komşu ülkenin bir liderinin Türkiyeye ilk kez gelişini simgelemesi açısından ele almamız dahi, olayın büyük önemini kavramamıza yeter. Diğer bir deyişle, ziyaretin kendisi, bunca yıl çeşitli nedenlerden süregelen soğukluktan ve gerginlikten sonra, ilişkilerin nereden nereye geldiğini açıkça gözlerin önüne seriyor.