Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       HİNDİSTAN başkenti, daha ilk bakışta, ülkenin iki farklı yüzünü yansıtıyor.
       Bir yandan geniş bulvarları, düzenli caddeleri, yeşil parkları, yüksek binaları, modern evleri ile Yeni Delhi... Öte yandan dar ve pis sokakları, eski püskü, dökülen binaları, ilkel pazar yerleri ile Delhi...
       Bu 9 milyon nüfuslu kentin yeni ve eski kesimlerinde insan, hatta araç görüntüleri de farklı: Yeni Delhi'de sokaklarda modern kılıklı insanlar, bu arada geleneksel giysileri içinde şık kadınlar görülür. Delhi'nin yoğun kalabalığı içinde ise üstü başı pis, pejmürde insanlar, cılız çocuklar, dilenciler çoktur...
       Kentin eski kesiminde ulaşım, aracın dışına sarkan insanlarla dolu eski otobüslerin yanı sıra, yarı çıplak "sürücü"lerin çektiği "rickshaw"lar ("çek - çek"ler) tarafından sağlanır. Yeni mahallelerde ise - daha çok görülen taksilerin yanı sıra - çek - çekler motorlu olup bunlara "auto - rickshaw" denir...
       Bunlar, Hindistan'daki çelişkileri yansıtan sadece sokak manzaralarıdır. Daha derinlemesine bakıldığında aynı paradoks, aynı tezat, ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamda da görülür.
       Diyebiliriz ki, Hindistan'ın bir ayağı teknoloji çağında, diğer ayağı da eski çağlarda!..
       * * *
       HİNDİSTAN'ın 970 milyonu bulan nüfusunun üçte biri, "fakirlik çizgisi"nin altında. Bunun anlamı 300 küsur milyon insanın günde tek bir öğün yemek yemesi, yani yarı aç dolaşmasıdır.
       Hindistan'ın fert başına milli geliri (350 dolar) Pakistan gibi komşularının da altındadır...
       Ne var ki, Hindistan'ı başka ülkelerle değil, kendi geçmişi ile kıyaslamak gerek. Bu ülke 50 yıl önce İngiliz kolonyalizminden kurtulup bağımsızlığa kavuştuğu zaman, nüfusun üçte ikisi "fakirlik çizgisi"nin altında idi. Ortalama yaşam süresi 30 idi (bugün 61). Okuma - yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 84 idi. (Şimdi yüzde 50). 1950'lerde Hindistan belli başlı yiyecek maddelerini dışardan getiriyordu. Halen kendi kendine yetiyor, bir kısmını ihraç da ediyor. Kalkınma hızı da yüzde 6 dolaylarında seyrediyor...
       Hindistan'ın fakir ve geri çehresine karşılık, oldukça gelişmiş bir yüzü de var. Gerçekten Hindistan bugün bir "Teknolojik Güç" sayılıyor. Elektronikten nükleer enerjiye, kimyadan jenetiğe kadar çeşitli alanlarda dünyanın iddialı ülkeleri safında yer alıyor. Hindistan'daki tarım ve sanayi araştırma - geliştirme merkezleri, iyi yetişmiş kadroları ile, Amerikan veya Japon teknoloji uzmanlarına parmak ısırtıyor.
       Böyle bir bilimsel araştırma merkezinin (CSIR) Başkanı olan R. A. Mashelkar'in deyişi ile, Hindistan 4 devrim geçirmiştir: (1) "Yeşil Devrim" sayesinde bugün Hindistan dünyanın bir numaralı pirinç üreticisi olmuştur. (2) "Beyaz Devrim" sonucunda ülke, süt üretiminde ABD'yi de sollayıp birinciliğe yükselmiştir. (3) "Mavi Devrim", Hindistan'ı uzay alanında da ("IRS - 1 - C" uydusu ile) iddialı duruma getirmiştir. (4) "Pembe Devrim" ile Hindistan kimyada, ilaç sanayiinde ileri ülkelerin safında yerini almıştır...
       Hindistan'ın son yaptığı nükleer deneme bilim ve teknolojide, kendi olanakları ile geliştirdiği yeteneğini ortaya koymuştur. Hint yetkililer, bu yeteneğin halkın yararına, enerji ve diğer alanlarda kullanılacağını söylüyorlar. Mashelkar'a göre, şu anda 200 üniversite ve 1500 araştırma kuruluşuna sahip olan Hindistan önümüzdeki 20 yıl içinde, dünyanın sayılı bilim ve teknoloji merkezlerinden biri olacak...
       * * *
       HİNDİSTAN'ın nüfusu kadar toprağı da çok büyük: 3.2 milyon kilometrekare. Bu geniş yüzölçümü içinde coğrafi ve bölgesel farklar pek çok. Nüfusun yapısı da öyle. Ülkede her dinden, her ırktan, her kültürden insan var.
       Hindistan 25 "eyalet" ve 7 "birlik toprağı"nı kapsayan bir federasyon. Ülkede resmi Hintçe ve İngilizce dışında 14 dil daha konuşuluyor.
       Hindistan'ın büyük başarısı, bu kadar farklı özelliklerine rağmen bu mozaiği koruyarak toprak birliğini, ulusal beraberliğini sürdürebilmesidir. Hem de demokratik hak ve özgürlükleri koruyarak...
       Bunun nasıl mümkün olduğunu yarın etraflıca anlatacağız.





Yazara E-Posta: s.kohen@milliyet.com.tr