Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       TÜRKİYE ile Norveç'in dış politika alanında ortak bir yönü var: İki ülke de NATO'nun içinde, fakat AB'nin dışında...
       Ama arada önemli bir fark var: Norveç, istemediği için AB üyesi değil. Türkiye ise, istediği halde, üye olamıyor!
       Norveç'in yakın komşuları - İsveç, Finlandiya ve Danimarka - AB camiasında. Norveç'in dış ticaretinin yüzde 80'i, AB ile. Norveç, siyasal yapısı, ekonomisi, kültürü ve yaşam tarzı ile, AB standartlarına tam uyan bir ülke.
       O halde Norveçliler neden bu toplulukta yer almak istemiyorlar?
       Norveç'te biri 1972'de, diğeri 1994'te olmak üzere iki kez AB konusunda referandum yapıldı. İkisinde de "Nei Til EU" ("AB'ye Hayır") görüşü ağır bastı (1994'te oy oranı yüzde 52.2)...
       Oslo'da konuştuğumuz diplomatlar, politikacılar ve işadamları, referandumun bugün tekrarlanması halinde de, hemen hemen aynı sonucun çıkacağı kanısındalar.
       Bu pozisyonun devamı, üç temel nedene bağlanıyor:
       1) Norveç'in ekonomisi fevkalade iyi. Norveçliler AB üyeliği ile, birtakım mali yükümlülüklere girmek veya ekonomisi daha zayıf AB üyeleri ile ortak olmak istemiyor. Eğer Norveç'te petrol bulunmasaydı herhalde çoğunluk AB'ye "evet" derdi...
       2) Norveç, 1905'te bağımsızlığına kavuşan nispeten genç bir devlet. Norveçliler egemenlikleri konusunda çok duyarlı. AB'ye girildiği takdirde, Oslo'nun hareket serbestisini kısmen kaybedeceği ve Brüksel'de alınan kararlara uymak zorunda kalacağı kaygısı hakim...
       3) Norveç'in AB ile bir "Avrupa Ekonomik Bölgesi" (EEA) anlaşması var. Bu çerçevede AB ülkeleriyle serbest ticaret yapabiliyor. Norveç yetkilileri "bu nasıl olsa bize gereken avantajları sağlıyor; ille AB üyesi olmak şart değil" diyor...
       * * *
       BUNUNLA beraber, Norveç'te bazı etkin çevreler, AB'nin dışında kalmanın iki sakıncasını görmeye başladıklarını itiraf ediyorlar.
       Birincisi, (1994 referandumunda "evet" diyen) Dışişleri Bakanı Knut Vollebaek'in bize dediği gibi, Norveç'in AB'nin siyasi karar mekanizmasının dışında kalmış olmasıdır.
       İkincisi ise, AB'nin genişlemeye ve gelecek yıl tek para birimi "Euro"ya geçmeye hazırlandığı şu sırada, Norveç'in onun dışında kalmasının, olumsuz sonuçlar vereceğidir. Oslo'da "İş ve Endüstri Konfederasyonu" Başkanı Jon Vea bize şöyle dedi: "Serbest mübadele sistemi iyi, ama yeterli değil. Daha iyi durumda olmak için AB'nin içinde olmamız gerekir."
       Ne var ki, bugünkü hükümet AB üyeliğini gündeme getirmek niyetinde değil. Dışişleri Bakanı Vollebaek'e göre, bakanlıkta ve diğer çevrelerde yeni değerlendirmeler yapılıyor. "Ama acele karar vermeyi gerektiren bir durum yok" diyor. "Nasıl olsa genişleme - yani yeni üyelerin katılması - yıllar sonra gerçekleşecek"...
       * * *
       DIŞ görünüşte, Norveç ile Türkiye arasında, iç politikada da bir benzerlik var: Oslo'da üç partili bir koalisyon var. Başındaki başbakan, muhafazakar bir partiden. Üçlü koalisyon, bir azınlık hükümeti. Dışardan bir partinin desteği ile ayakta duruyor...
       Benzerlik bu kadar. Fark, desteği veren partide. Norveç'te "İlerici Parti"nin, bizim CHP'ye benzeyen tarafı yok. Bu parti, aşırı milliyetçi ve ırkçı. Başındaki Carl İ. Hagen, Fransa'nın Jean - Marie Le Pen'ine benzetilir. Partinin önde gelenlerinden, milletvekili F. F. Gundersen, yaptığımız söyleşide, bu benzetmeden hoşlanmadığını, partisinin ırkçı olmadığını, ancak Norveç'e yabancıların akın etmesini de istemediğini, bunun en çok yılda 1000 rakamında dondurulması gerektiğini söyledi.
       İlerici Parti'nin geçen sonbahardaki seçimlerde oyların yüzde 15.3'ünü toplamayı başarmasında, aslında "milliyetçi" - ve yabancı karşıtı - programının rol oynadığı kesin. Uzun yıllar solun hakim olduğu bu İskandinav ülkesinin de, sağa çark etmesi, düşündürücü bir olay... Ama, genel kanaat hiçbir gücün Norveç'i geleneksel Sosyal Demokrasi çizgisinden ayıramayacağı yönündedir.


Yazara E-Posta: S.Kohen@milliyet.com.tr