Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sami KOHEN

TÜRKİYE'nin dünyadaki görüntüsünü düzeltmek için harcanan çabalar, bazen bir - iki olay yüzünden boşa gidiyor.
Başbakan Mesut Yılmaz'ın ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in Türkiye'nin lehinde "imaj oluşturmak" için son günlerde yurt dışında yaptığı temaslar ve ayrıca yurt içinde demokrasi ve insan hakları konusunda verdiği sözler, gerçekten etkisini hissettirmeye başlamıştı. Almanya dahil, birçok ülkelerin liderleri ve AB yetkilileri, Türkiye'nin Topluluğa katılma şanslarını yükseltecek aksiyonun, bu beyanları izlemesini bekliyordu.
Oysa bu hafta peşpeşe cereyan eden iki olumsuz olay, bu beklentileri sarsmış ve Türkiye'nin uluslararası platform'daki görüntüsünü yeniden bozmuştur.
Olaylardan biri, avukat - yazar Eşber Yağmurdereli'nin apartopar hapse atılması, diğeri de İnsan Hakları Derneği Genel Başkanı Akın Birdal'ın bir yıl hapse mahkum edilmesidir.
İki olay da, ünlü televizyonlar ve gazeteler dahil, dünya medyası tarafından kamuoyuna duyurulmuş bulunuyor. Birçok dost ülkenin yetkilileri bu olayları kınıyor ve Almanya Dışişleri Bakanı Kinkel'in deyişi ile, bu yüzden "Türkiye'nin dış imajının sarsıldığını" belirtiyor. Aynı şekilde birçok basın kuruluşu Türkiye'nin bu davranışını sert bir şekilde protesto ediyor. Washington'da açıklanan bir raporda, Türkiye'nin hala "hapiste en çok (45) gazeteci bulunduran ülke" olduğu ilan ediliyor.
* * *
BU iki olayın nedenleri, mevcut yasalara uygunluğu, hukuki açıdan ne ölçüde suç sayılabileceği gibi konular Türkiye'de tartışıla dursun, gerçek şudur ki, demokrasi dünyası bu davranışı demokratik normlara ve Ankara'nın son haftalarda verdiği mesajlara aykırı buluyor.
Açıkçası bu tür davranışlar devam ederse, Türkiye dış ilişkilerinde büyük sıkıntı çekecektir. Özellikle AB ülkelerinde Türkiye'nin lehine dönmeye başlayan hava, yeniden bozulacaktır. Türkiye Avrupa Parlamentosu gibi çokuluslu kuruluşlarda ve basın çevrelerinde hedef haline gelecektir. ABD dahil çeşitli ülkelerde Türkiye'ye karşı izlenen politikanın gözden geçirilmesi için baskılar artacaktır...
Türk diplomasisi uluslararası platformda iyi bir imaj yaratmak, dış ülkeleri olumlu şekilde etkilemek, AB'nin kapılarını zorlamak için tam "atağa" kalkmış iken, şimdi bu davranışlardan ötürü "savunma" pozisyonuna geçmek zorunda kalıyor. Doğrusu bu savunmayı yapmak da hiç kolay değil...
* * *
TÜRKİYE bu ayıbı bir an önce gidermek ve bu tür olayların tekrarını önlemek için, gereken önlemleri almak durumundadır.
Daha önceki bir yazımızda da belirttiğimiz gibi, demokrasi ve insan hakları alanında Batı standartlarına ulaşmak için her şeyden önce hükümet ve onu oluşturan partiler siyasi iradelerini açıkça göstermelidir. Bunun sözde kalmaması, Meclis'in ivedilikle devreye sokulması ve gereken yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerekir. İlgililerin bu yeni zihniyetle hareket etmelerini sağlamak da, özellikle demokrasi ve insan hakları konusunda duyarlılık ifade eden iktidara düşen görevdir.
Eşber Yağmurdereli olayı üzerine CHP'nin derhal harekete geçtiğini dün Genel Başkan Deniz Baykal'dan, "Milliyet"te yaptığımız sohbet sırasında öğrendik. CHP'nin girişimi iki unsuru kapsıyor: Biri, Yağmurdereli için özel bir affın çıkarılmasını sağlamak. İkincisi - ve en önemlisi - teröristlerin yararlanmasına izin vermeyecek, ama düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlamayacak ve bunu suç sayılmaktan kurtaracak olan yasal düzenlemeler için Meclis'e yeni bir öneri getirmek.
Dileriz Meclis, bütün partilerin desteği ile, bir an önce bu yönde bir karar alır...

Yazara Email S.Kohen@milliyet.com.tr