Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Büyük olasılıkla evet. Gözlemciler, bu ertelemeye yol açan anlaşmazlıkların birkaç gün uzatılan süre içinde halledilmesi çok zor görünmesine rağmen, ABD'nin baskıları dahil, dış ve iç etkenler sonucunda "bir şekilde bir uzlaşmanın sağlanabileceğini" tahmin ediyorlar.Uyuşmazlıklar iki ana başlık altında özetlenebilir: Birincisi, "federalizm", diğeri de "İslamın rolü". Irak ulusunun çeşitli kesimlerinin farklı görüş ve isteklerinden kaynaklanan bu anlaşmazlıklara rağmen komisyonun tüm ilgili tarafların kabul edeceği bir metin üzerinde mutabık kalması mümkün. Ancak, uzlaşmak için bulunacak olan orta yol ve bu doğrultuda kâğıda dökülecek ifadeler ne ölçüde çıkar ve görüş ayrılıklarını giderir? Bu da ancak zamanla belli olur...* * *Geçen hafta da yazdığımız gibi, yeni anayasa Irak için mutlaka federal bir sistem öngörecek. Bu konuda, ilgili taraflar prensipte mutabık. Tabii bunu en çok isteyenler, Kürtler ile Şiiler. Başta buna itiraz eden Sünniler de, şimdi en azından ilke olarak yanaşıyorlar.Ama nasıl bir federalizm? Ayrılıklar detaya inilince ortaya çıkıyor: Örneğin, federe bölgelerin coğrafi alanı tam olarak nereleri kapsayacak? Bu bölgelerdeki yönetimlerin yetkileri, yani otonominin sınırı ne olacak? Bölgelerde güvenliği yerel güçler mi, yoksa Irak ordusu mu sağlayacak? Petrol gelirlerinin bölgelere göre dağılımı hangi esaslara bağlanacak?Irak'ın ABD askeri harekâtından ve Saddam rejiminin devrilmesinden sonra "dağılmaya müsait" bir sürece girdiği, bir gerçek. "Journal of Democracy" dergisindeki makalesinde Iraklı akademisyen Aded Dawisha, Saddam'ın Irak toplumundaki etnik ve dinsel farklılıkları ancak dikta rejimi ile kontrol ettiğini hatırlattıktan sonra şöyle diyor: "Şimdi sorun, bu farklılıkların demokratik düzen içinde hallinin mümkün olup olmayacağı veya bunun çeşitli kesimler arasında sürtüşmelere ve hatta bir iç savaşa yol açıp açmayacağıdır."* * *Irak'ın bölünmeden, dağılmadan, federal sistem içinde ama toprak bütünlüğünü koruyarak varlığını sürdürmesi mümkün değil mi? Kuşkusuz anayasanın bunu garantilemesi önemli, ama bunun fiilen hayatta kalması, daha uzun vadede Irak'taki gelişmelere ve uluslararası konjonktüre bağlı.Bu bağlamda şu faktörleri sayabiliriz:1. Dış etkenler: Başta ABD'nin baskıları. Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi, Irak uzmanı Dr. İbrahim el Maraşi'ye göre, ABD Irak üzerindeki etkinliğini sürdürmek için, bu ülkenin toprak bütünlüğünün bozulmasını (ve özellikle Irak'ın güneyinde İran'ın kendi nüfuzunu yayabileceği bir Şii devletinin kurulmasını) istemez.Tabii dış etkenler arasında Türkiye başta olmak üzere, Irak'ın dağılmasına karşı olan bölge ülkelerinin tavrını da eklemek lazım.2. İç etkenler: El Maraşi'ye göre, Iraklıların çoğu "üst kimlik" olarak "Iraklılığı" benimsemiş durumda. Yani belirli bir özerklik içinde Irak'ın bir ulus devlet olarak yaşamını sürdürmesini istiyor.3. Ekonomik etken: Federal devletlerde refahın "birleştirici" bir rol oynadığı görülür. Eğer Irak'ta petrol gelirleri adil şekilde dağılır, insanların yaşam koşulları düzelirse, Kürtler, Şiiler, Sünniler hep aynı çatı altında -aynı pastayı paylaşarak- yaşamayı tercih edeceklerdir.Kısacası, mantık veya sağduyu Irak'ın dağılmamasını emrediyor. Yeni anayasa herhalde bu esasları öngörecektir. Ancak bundan sonra bunu hayata geçirmek de, liderlere ve kurumlara düşüyor. skohen@milliyet.com.tr Yeni Irak anayasasını hazırlamakla görevli komisyon, kendisine verilen ek mühletle, çalışmalarını önümüzdeki pazartesiye kadar tamamlayabilecek mi?