Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Parlamento ve Uzmanlar Meclisi için düzenlenen seçimlerin, kendi iktidarının son dönemde izlediği politikalar için bir referandum niteliğini taşıyacağını söylemişti.
Gerçekten de öyle oldu. Sandıktan çıkan mesaj, Ruhani yönetiminin dışarıda dünyaya açılma, içeride de ekonomik ve sosyal reformlara girişme çabalarının geniş destek gördüğü yönünde...
Bu bakımdan seçim sonucu, Ruhani ve onun yanında yer alan “reformcular”a ve “ılımlı”lara, bu politikalara “devam” işaretini veriyor; buna karşılık Mollaların ve aşırı muhafazakârların popülaritesini bir hayli zayıflatıyor.
Reformcuların Tahran bölgesinde kazandıkları zafer, olağanüstü: Bu bölge için parlamentodaki 30 sandalyenin hepsi, Uzmanlar Meclisi’ndeki 16 sandalyenin 15’i şimdi reformcu ve ılımlıların kontrolünde. Buna karşılık seçim sonucu, muhafazakârlığın daha çok kırsal bölgelerde yoğunlaşmış olduğunu gösteriyor.

Halkın yönelişi
Şimdi eli daha güçlenmiş olan Ruhani, halkın beklentilerini karşılayacak adımları daha rahat atabilecek.
Tabii başlıca beklenti, ekonominin ve dolayısıyla günlük yaşam şartlarının düzelmesidir. Batı’ya açılma politikası ve yaptırımların kalkması, yabancı yatırımlara, yeni ticari ve teknolojik işbirliğine yol açacak.
Halkın umudu, bunun son yıllarda çekilen sıkıntılara son vereceği, hayat standardını yükselteceğidir. Reformculara oy verenlerin başlıca gerekçesi de budur zaten.

Sistemin işleyişi
Ancak seçim sonucunun bir çırpıda İran’ı baştan aşağı değiştireceğini beklememek lazım.
Devletin temeli ve yapısı İslam Devrimi esasına göre şekillendirilmiştir ve bu böyle devam edecektir. Devletin en tepesindeki “Rehber”in (halen Ayetullah Hamaney’in) ve onun etrafındaki Mollalar ile muhafazakâr kadroların nüfuzunun ve gücünün devam edeceği de bir gerçek. Dolayısıyla, mevcut sistem -herhalde bazı ayarlamalarla- yerinde kalacaktır.
Kuşkusuz bu arada dışa açılma, ekonomik ve sosyal reformlarla birlikte günlük yaşam tarzında nispi bir rahatlama görülecektir. Ancak insan hakları ve özgürlükler alanında kısa vadede fazla bir değişiklik pek olası gözükmüyor.
Aynı şekilde İran’ın Batı dahil, dış dünyaya açılması, özellikle Ortadoğu politikasında temel bir değişikliği beraber getirecek değil. Tahran’ın rejim ihracına ve yayılmaya yönelik niyet ve hareketleri (Suriye’den Yemen’e kadar) aynen devam edecektir.
Kısacası, İran’daki seçimlerin sonucunun getirebileceği bazı yeniliklere karşılık değiştiremeyeceği hususlar da vardır.