Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kim Jong İl'in dikta rejimi altında zaten izole olan, ayrıca halkının önemli bir kesiminin açlık çektiği dünyanın bu "son koyu komünist ülkesi", başta ABD'nin önayak olduğu, daha sonra nüfuzlu bölge ülkelerinin de katıldığı ekonomik ambargo ve siyasal baskılarla karşı karşıya kaldı.Ancak Kim Jong İl bütün bunlara meydan okudu ve nükleer programını sürdürdü. Ta ki geçen ekimde ilk atom bombası denemesini gerçekleştirinceye kadar...Kuzey Kore'nin "nükleer kulüp"e dahil olması, gene ABD başta olmak üzere, bölge ülkeleri (Çin, Rusya, Japonya) için büyük şok oldu. O andan itibaren Kim Jong İl'i bu programından vazgeçirmek için tehdit ve baskıdan, hatta yaptırımlardan başka yöntemlere başvurmak gerekiyordu.Nitekim ABD, Rusya, Çin, Japonya ve Güney Kore'den oluşan bir blok bu sorunu Kuzey Kore ile doğrudan müzakere yoluyla halletmeyi denedi. Görüşmeler çok çetin geçti. Nihayet önceki gün tüm tarafların "kazan-kazan" esasına uygun saydıkları bir anlaşma imzalandı. KUZEY Kore'nin sessiz ve derinden giderek nükleer bir program geliştirmekte olduğu "sırrı" 2002'de ortaya çıktığında, Bush yönetimi bu davranışın "cezasız bırakılmaması" gerektiğini ilan etmiş ve bir dizi yaptırım uygulamaya karar vermişti. Anlaşmaya göre, Kuzey Kore, Yongbyong'daki nükleer reaktörünü 60 gün içinde kapatacak, nükleer silah üretimine yönelik çalışmalarını durduracak, platinyum yakıt rezervleri konusunda da yeni görüşmelere oturacak.Bu, şartlar ABD ve diğer grup üyelerinin başlıca isteklerini yerine getiriyor.Buna karşılık olarak bu ülkeler, Kuzey Kore'ye ilk aşamada 50 bin ton, daha sonraki aşamalarla toplam 1 milyon ton fuel-oil (enerji ihtiyacının üçte biri) verecek. ABD, şimdiye kadar Çin'in desteğiyle Makau bankalarında dondurduğu paraları (24 milyar dolar) serbest bırakacak. Ayrıca bu ülkeler Kuzey Kore'ye yiyecek yardımı ve mali destek sağlayacaklar.Kuzey Kore böylece izolasyonu aşmış olacak ve uluslararası camiada artık kabul görecek. Şimdiye kadar ürettiği atom bombalarına gelince (uzmanlara göre sayısı 10'u buluyor), onlar da onun yanına kâr kalacak!..Ancak Kuzey Kore "nükleer krizi"nin başından beri izleyenlerin kanısınca, varılan anlaşma herkes için (bütün dünya için de) hayırlı olmuştur. Gerçi Kim Jong İl'in elinde atom silahı var. Ama o da bunu kullanamayacağının farkında. Karşısında dayanışma içinde güçlü bir cephe var. Al-ver havası... Kuzey Kore ile gergin bir kriz döneminden sonra varılan bu anlaşma, acaba İran için de bir "model" oluşturabilir mi?Şimdi bu soru gündeme geliyor ve tartışılıyor. Bazı benzerlikler yok değil: İki ülkede de sıkı bir rejim, başlarında delidolu radikal liderler var. İkisi de "nükleer güç" olma sevdasında. İkisi de bunu önlemeye yönelik dış talep ve baskılara meydan okuyor...Kuzey Kore için uygulanan yöntem, şu parametrelere dayanıyor: Güç kullanma, hatta tehdit yerine, müzakere, uluslararası dayanışma... Bu süreçte "çokuluslu" olması halinde bazı siyasal baskılar, ekonomik ambargolar yardımcı olabilir...Tabii ki İran'la Kuzey Kore arasında farklar var. En azından İran petrol kaynaklarıyla Kuzey Kore'den daha zengin ve yaptırımlara daha dayanıklı. Kaldı ki, İran karşısında (Kuzey Kore için olduğu gibi) aktif destek sağlamaya hazır (Rusya, Çin dahil) bir blok yok.Ama gene de, "Kuzey Kore modeli"nin geçerli yanı, "kaba kuvvet yerine diplomasi" yöntemidir. Israrla, sabırla denenmeye değer... skohen@milliyet.com.tr Güç yerine görüşme...