Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in Tahran ziyareti, Türk - İran ilişkilerinde yeni bir başlangıcın işaretini verdi.
Son yıllarda oldukça çalkantılı bir seyir izleyen bu ilişkilerin, bu ziyaretten sonra daha sağlam bir zemine oturması ve daha istikrarlı bir yön alması umuluyor.
İran, Türkiye'nin "zor komşuları"ndan biri.
Son yıllarda özellikle İran'ın rejiminden ve "devrimini ihraç" emellerinden kaynaklanan sorunlar, zaman zaman gerginlikler yarattı. İki ülke arasındaki güven bunalımı, şimdiye kadar ilişkilerin düzelmesine olanak bırakmadı.
Ancak İran, Türkiye için önemli bir ülke. Ve aslında bölgede stratejik, ekonomik ve siyasal konumu nedeni ile etkin bir devlet. Ankara'nın, İran'ın bu özelliklerini göz ardı etmesi olanaksız. Kaldı ki, Türkiye'nin bu komşusu ile ortak birçok çıkarı var.
Cem'in Tahran gezisi, bütün bu faktörler dikkate alınarak gerçekleşti. Yapılan görüşmeler verimli geçti. Taraflar çeşitli konularda birbirlerini daha iyi anladılar. Eskisine oranla daha güvenli bir hava oluştu. Ayrıca ilişkileri pratik alanda geliştirecek önemli adımlar da atıldı...
* * *
İLİŞKİLERE kısa vadede hız verecek adımların başında, Tahran'da varılan bazı ekonomik anlaşmalar geliyor.
İki ülke arasında geniş bir ticaret potansiyeli var. Halen Türkiye, İran'a sadece 200 milyon dolarlık ihracat yapıyor. İthalatı ise bunun üç katı. Kurulmasına karar verilen ortak İş Konseyi'nin de katkısı ile herhalde önümüzdeki dönemde ticari ilişkiler daha hızlı ve daha dengeli şekilde gelişebilecek.
Türkiye bu yıl İran'dan gaz almaya başlayacak. Türkiye, boru hattının kendi topraklarındaki kısmını hızla tamamlamak durumundadır. İran, zamanla Türkiye için önemli bir enerji kaynağı olabilir. İran da zaten yeni bir Avrasya enerji kanalı olmak çabasındadır. ABD'nin şimdiye kadar bu alanda koyduğu engeli kaldırması olasılığı (Bush yönetiminin bu yönde bir adım atması bekleniyor), böyle bir açılım şansını artırıyor...
Tahran'daki görüşmelerde kapsamlı görüş alışverişinin yanı sıra örneğin güvenlik alanında istihbarat birimleri arasında işbirliği kurulması gibi somut kararlar alınmıştır. İran liderleri Türkiye'yi rahatsız edecek durumları önlemek için çaba harcayacaklarını vaat etmişlerdir.
* * *
İRAN Dışişleri Bakanı Harazi'nin basına söyledikleri, Hatemi yönetiminin bu konudaki resmi politikasını yansıtıyor. Ancak Harazi'nin gerek PKK, gerekse Hizbullah konusunda, bu örgütlerin İran'dan destek gördüğüne ilişkin "iddiaların yalan olduğunu" öne sürmesi, Türkiye'de bu konuda duyulan kuşkuları tamamen ortadan kaldırmaya yetecek mi?
Bu sorun önemli ölçüde İran'ın iç durumu ile ilgili.
Prof. Hasan Ünal'ın "Zaman" gazetesindeki yazısında belirttiği gibi, "İran derin devleti, Hatemi yanlılarının Türkiye ile sorunlarını halletmesine müsaade etmek istemiyor". Yani Türkiye aleyhinde faaliyette bulunan güçler İran'daki bu "derin devlet"ten destek görüyor. Hatemi yönetimi İran'daki bu unsurlara ve birimlere tam hakim olmadıkça, verilen sözlerin tam olarak yerine gelmesi şansı zayıf. En azından şimdiye kadar yaşanan tecrübe bunu gösteriyor.
Kuşkusuz bu durum Türkiye'yi de zora sokuyor ve İran'a karşı izlenecek politika hakkında tereddütlere yol açıyor. Buna rağmen Türk diplomasisi şimdi "yeni bir başlangıç" için bir atılım yapmış bulunuyor.
Bunun beklenen sonucu vermesi, Cem'in ziyareti sırasında Tahran'da söylenenlerin yaşama geçirilmesine bağlıdır.