Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad’ın iki günlük İstanbul ziyaretiyle ilgili beklentiler -iki tarafça da- neydi, alınan sonuçlar nedir?
Bir kere, bu ziyaretin önemli yanı, nihayet gerçekleşmiş olmasıdır. Ahmedinecad’ın öteden beri Türkiye’ye gelmek istediği, ancak Ankara’nın bu konuda uzun süre isteksizlik veya tereddüt gösterdiği biliniyor. Nihayet İran liderinin başkent Ankara’nın (Anıtkabir protokolü nedeniyle) “baypas” edilip “resmi” yerine bir “çalışma” ziyareti için İstanbul’a davet edilmiş olması, kendi başına önemli bir gelişme.
Türkiye’nin ve İran’ın beklentilerinin ışığında, alınan sonuçları şöyle özetleyebiliriz:

İRAN AÇISINDAN
-  Ahmedinecad için, sonunda Türkiye’ye gelmiş olmak, bir kazanç. Batı tarafından izole edilmek istenen İran lideri, Türkiye gezisiyle, ilk kez bir NATO üyesini de ziyaret etmiş -yani o tecridi kırmış- oldu...
-  İran lideri bu ziyaret vesilesiyle özellikle Türk halkına seslenmek fırsatını buldu. Buradaki beyanlarında sık sık Türk halkını övmesi, Sultanahmet Camii’nde kıldığı namaz için bir “siyasi olay” olarak nitelendirmesi, İstanbullulardan ziyareti sırasında çektiği trafik çilesinden ötürü özür dilemesi anlamlı jestlerdi... 
-  İran-Türkiye ilişkileri ticaretten güvenliğe kadar birçok alanda hızlı bir gelişme gösteriyor. Bu ziyaret sırasında 3.5 milyar dolarlık bir doğalgaz anlaşmanın imzalanması söz konusuydu. Bu, gerek İran’ın öne sürdüğü mali ve teknik şartlardan, gerekse Türkiye’nin dikkate almak zorunda kaldığı siyasi baskılardan dolayı gerçekleşmedi. 
-  Ahmedinecad, nükleer kriz konusunda, bu ziyareti sırasında da, baskıları üstünden atmaya çalıştı. Burada daha önceki tutumunu teyit eden beyanlarda bulundu. Bir yandan nükleer programından vazgeçemeyeceğini vurguladı, öte yandan da müzakerelerin devam etmesini istediğini söyledi. Eğer İran liderinin amacı zaman kazanmaksa, bu ziyaret ona bu fırsatı da vermiş oldu...

TÜRKİYE AÇISINDAN
-  Türkiye de İran’la ilişkilerin geliştirilmesine çok önem veriyor... Türkiye Batı’nın hoşlanmadığı bu ziyareti düzenlerken, kendi çıkarlarına öncelik verdiğini ve gerektiğinde daha bağımsız davranabileceğini gösterdi.
-  Türk diplomasisi, nükleer kriz konusunda “kolaylaştırıcı bir rol” oynamak çabasında. Nitekim İstanbul’daki görüşmelerde Ahmedinecad’a “uluslararası kaygıları dikkate alması” telkini de yapıldı. Ancak Ahmedinecad’ın beyanları bu çabalardan henüz bir sonuç alınamadığı izlenimini veriyor.
-  Türkiye İran’la enerji alanında daha sıkı bir işbirliği kurmak istiyor. Ne var ki, ABD’nin nükleer kriz yüzünden İran’ı izole etme politikası, buna pek imkân vermiyor. Bu bakımdan bu ziyaret sırasında bir anlaşma imzalaması beklentisi gerçekleşemedi...

DENGE POLİTİKASI
İki komşu ülkenin ortak çıkarları, ilişkilerin geliştirilmesini gerektiriyor. Ancak bu bağlamda fırsatlar olduğu kadar bazı sınırlamalar da var. Bu da Türkiye ile İran’ın siyasi yapısından, dış ilişkilerinin yönüne kadar, çeşitli konulardaki farklılıklardan kaynaklanıyor.
Türkiye’nin Ahmedinecad’ın meydan okuduğu (ki bunu İstanbul’da da sert ifadelerle yaptı) ülkelerle vazgeçilmez sıkı ilişkileri var. Ankara onlarla bu bağlarını sürdürürken, İran’la ilişkilerini dikkatli ve dengeli bir şekilde yürütmek durumundadır.
Türk diplomasisi, Ahmedinecad’ın ziyaretinde de bu ince ayarı tutturmaya çalışmıştır...