Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir süreden beri Arap Baharı ve son olarak Suriye’deki olaylar, İran’ın nükleer alanda “sessiz ve derinden” yürüttüğü nükleer faaliyetini unutturdu. Oysa geçen yıl bu zamanlarda dünya “İran krizi”ne odaklanmış durumdaydı.
Şu günlerde dikkatler her ne kadar Suriye ve Arap dünyası üzerinde toplanmış olsa da, İran krizi birdenbire gene gündeme gelmiş bulunuyor.
Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA)’nun bu hafta yayınladığı rapor, konuyu tekrar öne çıkardığı gibi, yeni bir gerginlik ve sürtüşme olasılığını da yarattı.
Rapor, kuruma bağlı gözlemcilerin ve uzmanların uzun ve yoğun çalışmaları sonucunda ulaştıkları belge ve bilgilere dayanarak şu hükme varıyor: İran nükleer çalışmaları sadece sivil amaçlarla değil, nükleer silaha sahip olmaya yönelik olarak da sürdürmektedir. Bu alandaki projelerde önemli gelişmeler kaydedilmiştir. İran şimdi nükleer silah üretme kabiliyetine sahip olma noktasına daha yaklaşmış durumdadır.
Raporla ilgili yapılan açıklamalarda İran’ın nükleer bomba dizaynı konusunda bilgisayar çalışmalarında bir hayli ilerleme kaydettiği, ayrıca bu bombaları taşıyabilecek füzelerin de geliştirildiği belirtiliyor...

Esas niyet ne?
Bu raporun yayınlanması, beklendiği gibi dünyada şok dalgalarına yol açtı.
En sert tepkiyi İsrail gösterdi. İsrail’de, İran nükleer bombaya sahip olmadan önce muhakkak atom tesislerinin bombalanmaması gerektiği yönündeki tartışmalar tekrar alevlendi. ABD’de de özellikle Cumhuriyetçiler safında bu görüşü savunanlar var. Öte yandan İran liderleri de bu tehditlere karşı sert tepki gösteriyorlar ve ağır misilleme ihtimalinden söz ediyorlar...
Tepkiler bir yana, IAEA raporu dünyanın başka meselelerle (özellikle Arap Baharı ve küresel ekonomik kriz) ile meşgul iken, İran’ın sessizce kendi nükleer programını yürütmekte bir hayli mesafe kat ettiğini ortaya koyuyor.
İran şimdi gerçekten nükleer silah üretme noktasına ne kadar yakın? İran sadece bu kabiliyeti sağlamakla yetinir mi, yoksa bomba üretimine de geçer mi?
Bu soruları İstanbul’da görüştüğümüz uluslararası nama sahip bir uzman ile görüştük. Uzun yıllar ABD Dışişleri Bakanlığı’nda nükleer meseleler üzerinde çalışan ve halen Londra’daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde Silahsızlanma Programı Direktörü olan Mark Fitzpatrick’e göre, IAEA Raporu İran’ın gizli nükleer çalışmaları hakkındaki bazı görüş ve kuşkuları doğrulamış bulunuyor. İran’ın “nükleer silah kapasitesini elde etme noktasına doğru hızla ilerlemiş olduğu bir gerçek.” Bu süreç daha ne kadar zaman alır? Fitzpatrcik “bu bir yıl içinde gerçekleşebilir” diyor.
Tabii bu yeteneğe sahip olmakla atom bombası imal etmek, farklı şeyler. Kimileri İran’ın bu kapasiteye ulaşmakla yetineceğini, yani bomba imalatı aşamasına geçmeyeceğini düşünüyor. Fitzpatrick ise, İran’ın bu kabiliyeti elde ettikten sonra buna karar verebileceğini, şu aşamada daha çok bu teknolojiye sahip olmayı hedeflediğini söylüyor.

Nasıl durdurulur?
İran gibi bir ülkenin nükleer alanda ileri teknolojiye -hem de bu kadar kısa zamanda- nasıl kavuşabildiği, merak konusu. Ancak Fitzpatrick’in hatırlattığı gibi Pakistan ve Kuzey Kore gibi ülkeler de nükleer silah üretecek duruma gelebildiler. İran da örneğin eski Sovyet uzmanlarının veya Pakistanlıların yardımıyla ya da “kara borsa”dan elde ettiği malzeme ve bilgilerle bu imkânı sağlayabiliyor...
Sonuçta İran bombayı imal etse de etmese de, nükleer silah üretecek duruma geldiğinde, bölgede çok şey değişecektir. Fitzpatrick’in deyişiyle en büyük tehlike, İran’ın peşinden Suudi Arabistan, Mısır gibi diğer bölge ülkelerinin de “nükleer güç” sahibi olmak isteyecekleridir.
Ama şu da bir gerçek ki, gelinen noktada İran’ı durdurmak çok zor. Diplomasi yolu tercih edilir; ama İran bunu oyalamak için kullanıyor... Ekonomik yaptırım yolu etkili olabilir; yeter ki herkes buna katılsın. Oysa Rusya, Çin vs. yan çiziyor. Ya askeri yol? “En kötüsü de bu” diyor Fitzpatrick, ama bu seçenek de “Damokles’in kılıcı” gibi sallanıyor...