Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


FARZ edelim ki, Usame bin Ladin Almanya'ya kaçtı ve yakalandı. ABD onun yargılanmak üzere hemen kendisine teslim edilmesini istedi... Acaba Almanya bu talebi, ABD'de idam cezası uygulanıyor diye reddeder mi? Veya Bush yönetiminden, iadesi için mutlaka idam edilmeyeceğine dair bir garanti ister mi?
Böyle bir faraziye üzerinde fikir egzersizi yapmakta yarar var. Çünkü belli olmaz, bundan sonra benzer durumlarla karşılaşılabilir.
Nitekim bizi bu soruyu sormamıza iten neden de, Metin Kaplan olayıdır.
Soruya Almanların verdiği yanıt kesin: "Ne biz, ne başka bir Avrupa ülkesi, idam cezasının uygulandığı herhangi bir ülkeye bir suçluyu iade ederiz. Bu ülke, ABD de olsa..."
Bilemiyoruz, Schroeder hükümeti - veya Avrupa'daki başka bir hükümet - ABD'nin ısrarlı talebine (yani baskılarına) ne kadar direnebilir... Bir gözlemcinin deyişi ile, "Avrupa'da hiçbir hükümet, böyle bir kabus yaşamak istemez"!..
* * *
KASIM 2000'den beri Almanya'da 4 yıllık hapis cezasını çekmekte olan Metin Kaplan, tabii ki bir Usame bin Ladin değil. Ama Türkiye için çoktan beri "istenen adam". Babası Cemalettin Kaplan gibi, Metin Kaplan da Almanya'daki liberal yasaların boşluklarından yararlanıp hem sığınmacı statüsünü elde etmiş, hem malum faaliyetini serbestçe yürütmüştür. Ta ki, birtakım terör eylemlerinin başında olduğu (ve "kriminal bir grup oluşturduğu") resmen saptanıncaya kadar...
Bu arada 11 Eylül olayı, çoğu Avrupa ülkesi gibi Almanya'nın da gözünü açtı. Kaplancılar diye bilenen "İslami Cemiyetler ve Cemaatler Birliği"nin (ICCB) faaliyeti mercek altına alındı ve hızla gerçekleştirilen bazı yasal değişiklikler sayesinde, örgüt yasaklandı, Köln'deki merkezi kapatıldı.
Bu kez Almanya, Ankara'nın Kaplan'ın iadesi konusundaki isteğine daha müsait bir tavır aldı. Ancak, idam cezasının verilmeyeceği garantisi üzerinde de durdu. Nitekim dün Berlin'de İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'e, Alman meslektaşı Otto Schily'nin söylediği de bu...
* * *
ALMANYA'daki Türk Araştırmalar Merkezi'nin Direktörü Prof. Faruk Şen'e göre, "mevcut yasalar çerçevesinde, hiçbir Alman hükümeti Kaplan'ın iadesini, garanti almadan, gerçekleştiremez. Ederse, kamuoyunun ve muhalefetin sert tepkisi karşısında dayanamaz, gider"...
Deneyimli araştırmacıya göre, "aslında Almanlar Kaplan'ı verip kurtulmak isterler. Kendisi ve başında bulunduğu örgüt, Almanya için bir bela oldu. Türkiye'de idam cezası olmasaydı, hemen teslim etmekte de hiç tereddüt etmezlerdi."
Prof. Şen'in deyişi ile 11 Eylül olayı gerçekten bu bağlamda bir dönüm noktası oldu. Şimdi yeni yasalar çıkarılıyor ve uygulanıyor. ICCB'nin kapatılması bunun sonucu.
Bununla beraber 11 Eylül'den sonra gündeme gelen terörizme karşı uluslararası mücadelede önemli iki engel var: Birincisi, terörizmin tanımı ile ilgili. Bu konuda henüz uluslararası düzeyde bir mutabakat sağlanmış değil. Bu yüzden birçok Avrupa ülkesi, terörist olarak görmediği örgütleri (bu arada bazı Türk kuruluşlarını) henüz yasadışı ilan etmiyor veya faaliyetini durdurmuyor.
Diğer engel de, çeşitli ülkelerin farklı yasaları ile ilgili. Bu da örneğin suçluların idam cezasının uygulandığı ülkelere iadesine imkan vermiyor.
Türkiye ile Almanya arasında bir sorun olarak görünen "Kaplan olayı" aslında öylesine karmaşık bir meselenin sadece bir parçasıdır ve bu alanda uluslararası bir konsensüse varmanın gereğini ortaya koymaktadır.