Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Valery Giscard dEstaingin söyledikleri, en hafif deyimi ile büyük talihsizlik, kendi açısından da kocaman bir ayıp.Talihsizlik, zamanlamada. Türkiyede demokratik bir seçim yapılıyor, iktidar olmaya hazırlanan parti AB ile bütünleşmeye öncelik veriyor, bu yönde daha hükümeti kurmadan bile atağa kalkıyor... Ve tam bu sırada Giscard "Türkiye Avrupada değil, Türklerin kültürü ve yaşam şekli Avrupaya uymaz... Eğer Türkiye üye olursa, bu ABnin sonu olur" diye buyuruyor...Eğer zamanlama açısından Giscard bu sözleri "kasten" söylemedi ise, düşüncesiz davranmış demektir. Eğer "mahsus" söylemişse, büyük hata işlemiştir. Çünkü bu sözler içerik olarak da tam bir saçmalık...***AB üyeliği için belirleyici faktör coğrafya mı? Hani siyasal ve ekonomik kriterler idi?.. Türkiye yıllardır AB ile bütünleşme yolunda adım adım ilerliyor: Neden daha önce birileri çıkıp "ABnin sınırları Meriçte biter" demedi? Türkiye Avrupa Konseyinden OECDye kadar çeşitli Avrupa örgütlerinde yer alıyor: Bu nedenle bu örgütlerin sarsıldığı veya çöktüğü görüldü mü?Giscardın iddialarını çürütecek daha çok argüman var. Ama konu o değil zaten. Tayyip Erdoğanın belirttiği gibi, konu "tamamen duygusal"!..Kabul etmeli ki, Avrupada böyle düşünen yalnız Giscard değil. AB içinde, sorumlu mevkilerde bulunan epey insan aynı kafada.Nedenleri de şu: Siyasal faktör: Türkiyenin AB siyasal ölçütleri düzeyinde olmadığı ifade ediliyor. Bunu Türkiye de biliyor ve gerekeni yapmaya uğraşıyor. Ama açıkçası bu gerekçe, bazısı tarafından Türkiyeyi engellemek için bir bahane olarak öne sürülüyor. Nüfus faktörü: Kalabalık (halen 68 milyon) bir Türkiye, bazı AB çevrelerini korkutuyor. Nüfus patlaması büyük göç dalgasına yol açabilir. Ayrıca Türkiye, Avrupa Parlamentosunda en geniş grubu oluşturabilir. Coğrafya faktörü: ABde bazı çevreler, Birliğin artık daha fazla genişlemesini istemiyor. Hele AB sınırlarının Ortadoğuya kadar dayanmasını hiç arzulamıyor. Kültür faktörü: Daha açık bir deyimle bu din, kültür, gelenek farkı demek. Öncelikle yabancı karşıtı çevrelerde bu ayırımcı tavır oldukça yaygın. Ekonomik faktör: Türkiyeyi "fakir" bir ülke olarak görenler, onun üyeliğinin AB için ağır bir yük olacağını, bunun kendi vergi mükelleflerinin tepkisine yol açacağını düşünüyor... SIRADAN bir politikacı veya diplomat olsa, haydi neyse. Adam ABnin geleceğini şekillendirmek, onun anayasasını hazırlamakla görevli birimin ("Konvansiyon"un) başında. Üstelik eski bir cumhurbaşkanı. ***BU nedenlerin bir kısmı tamamen önyargılara - ve aslında Avrupa değerlerine - ters düşen düşüncelere dayanıyor. Giscard coğrafya ve nüfus faktörlerine değinmekle bu duygularını açığa vurmuş oldu.Neyse ki, ABnin önde gelen birçok yetkilisi ona gereken yanıtı vermekte gecikmedi: ABnin icra organı olan Komisyonun sözcüsü Giscardın sözlerinin "kişisel" olduğunu vurguladı ve ABnin tavrında değişiklik olmadığını belirtti. Avrupa Parlamentosunda Giscardın istifa etmesini isteyenler bile oldu.Türkiye ne mi yapmalı? Fransızların sıkça kullandığı "les chiens aboient, la caravane passe" deyimini tekrarlamalı. Türkçesi: "İt ürür, kervan yürür"... skohen@milliyet.com.tr