Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Haberler iyi değil. Kafkasya’da bir “büyük savaş”tan söz ediliyor... ABD Kongresi Ermeni soykırımı iddiasını tanımaya yönelik bir karar çıkarmaya hazırlanıyor... Türkiye ile Ermenistan arasındaki protokollerin hayata geçirilmesinde yeni engeller çıkıyor....
Bu üç olay bir arada değerlendirildiğinde, sadece Türkiye-Ermenistan yakınlaşmasının değil, Türk-Amerikan ilişkilerinin ve hatta Kafkasya’daki istikrarın geleceği oldukça karanlık görünüyor.
Önce son günlerde sözü edilen savaş tehlikesinden başlayalım.
Aslında Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir süredir bazı “sınır olayları” -yani iki taraf arasında ufak çapta askeri çatışmalar- oluyor. Bunlar “yerel” nitelikleri nedeniyle dünya basınına pek yansımıyor; ama önceki gün Karabağ bölgesindeki ateşkes hattında çıkan çatışmada 3 Azeri askerin öldüğü bildirildi.
Bunun ardından Azerbaycan Savunma Bakanı General Sefer Abiyev’in çok sert bir demeci geldi. Abiyev şöyle konuştu: “15 yıldan beri diplomasi bir sonuç vermedi. Azerbaycan 15 yıl daha bekleyemez... Eğer Ermenistan Azeri topraklarındaki işgaline son vermezse, G. Kafkasya’da büyük bir savaş kaçınılamaz...”

Kafkas cephesi
Bu, gerçekten Azerbaycan’ın sabrının tükenmekte olduğunu ve Ermenistan’a karşı topyekûn bir savaşa hazırlandığı anlamına mı geliyor?
Ermenistan 1990’ların başında Yukarı Karabağ’ı işgal ettiği zaman, Azerbaycan’a göre daha üstün bir askeri güce sahipti. Şimdi ise askeri denge Azerilerin lehinde. Petrol sayesinde zenginleşen Azerbaycan, son zamanlarda ordusunu da modern silahlarla donattı. Aliyev yönetimi bundan aldığı cesaretle Erivan’ı baskı altında tutuyor.
Bu, Azerbaycan’ın Karabağ’ı geri almak için ille Ermenistan’a saldıracağı anlamına gelmez.
Ne var ki, bazen ufak bir sınır çatışmasının daha geniş bir savaşı tetiklediği de görülmüştür. Şu sırada “kaza sonucu”da olsa, Kafkasya’da Abiyev’in bahsettiği “büyük savaş” mutlaka kaçınılması gereken bir tehlikedir. Bunun aksi iki taraf için de büyük felaket olur...

ABD cephesi
İkinci kötü haber, ABD cephesinden geliyor.
Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi önümüzdeki perşembe soykırım tasarısını oylayacak ve görünüşe göre kabul edecek. Ondan sonra tasarı Meclis Genel Kurulu’na gider mi, yoksa yönetim tarafından engellenir mi, göreceğiz. Ama Kongre çevrelerinde Ermeni yanlısı bir karar çıkartmak eğiliminin ağır basmakta olduğu açık.
Tabii yönetim bunun Türk-Amerikan ilişkilerine vuracağı darbenin farkında.Bu nedenle yönetim, Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalizasyon sürecinin hızlandırılması için yoğun çaba harcıyor.
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton geçen gün Komite’deki konuşmasında bu çabalarını anlatırken, bir yandan Meclis üyelerine bu süreci aksatacak bir harekette bulunmamaları mesajını üstü kapalı verdi, diğer yandan da Türkiye’nin protokolleri ön şartsız, bir an önce uygulamaya koymasını istedi.

Protokoller cephesi
Üçüncü olaya gelince: Ermeni hükümeti protokolleri Meclis’e sevk ederek bir adım attı; ama bu hafta Meclis Cumhurbaşkanı’na bunları geri çekmek, hatta iptal etmek yetkisini veren bir karar da aldı.
Bir yandan Ermenistan’ın bu tutumu, diğer yandan Türkiye’nin protokollere Karabağ şartını bağlaması, geçen ekim ayında varılan mutabakatı adeta rafa kaldırıyor. Buna Kongre’deki gelişmeleri ve hele Bakü’den gelen savaş sinyallerini eklersek, durumun tüm ilgililer gibi Türkiye için de iç açıcı olmadığı ortada...