Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

24 Haziran seçimleri için kamuoyu araştırmaları yapmaya hazırlanan kuruluşlara bir önerim var: Seçmenlere birçok konuda soracağınız sorulardan biri de, parti liderlerinden ve adaylardan, kampanya süresince nasıl bir söylem ve üslup bekledikleriyle ilgili olsun...

Yani seçmenler politikacıların özellikle meydanlarda yaptıkları ve televizyonlarda da yayınlanan konuşmalarında sert, saldırgan ve kavgacı bir üslup kullanmalarını ve de bağırıp çağırarak birbirlerine -ve bu arada yabancı ülkelere- çatmalarını mı istiyorlar, yoksa esas ülke meseleleri üzerinde görüşlerini, programlarını, vaatlerini sakin ve inandırıcı bir üslupla anlatmalarını mı tercih ediyorlar?

Haberin Devamı

Böyle bir soruyu sormanın nedeni şu: Bizde seçim kampanyaları sert ve gergin bir havada geçer. Miting konuşmalarında yakışıksız, kışkırtıcı bir dil kullanılır, hamasi veya popülist laflar edilir, kutuplaşma ve gerginlik tohumları ekilir...

Seçmenler gerçekten sanıldığı gibi politikacıların bu tür sert çıkışlarından hoşlanıyor mu? Yoksa kampanyanın sakin bir havada, adayların centilmence ülke sorunlarını tartıştıkları bir ortamda geçmesini mi yeğliyor?

Bunu araştırmakta büyük yarar vardır. Bize öyle geliyor ki çoğunluk ortamı germeyen, kişileri hedef almaktan çok herkesin ilgilendiği konuları ele alan bir kampanyadan yanadır. Anketlerden böyle bir sonuç çıkarsa, politikacılar bunu dikkate almaya zorlanmazlar mı?

Takas tartışması

Cumhurbaşkanı Erdoğan cuma gecesi NTV’deki geniş kapsamlı söyleşisinde Türk-Yunan ilişkileri konusunda yumuşak bir üslup kullandı, dostluktan, diyalogdan söz etti, Başbakan Çipras’ı övdü ve bu arada önemli bir açıklamada bulundu: Eğer Yunanistan 15 Temmuz kaçağı 8 Türk darbeci subayı iade ederse, Türkiye de mart ayında sınırı geçerken yakalanan 2 Yunan askerini geri verebilir...

Atina demecin dostluk ve iş birliğine ilişkin bölümünü iyi karşıladı. Fakat Türk subaylarıyla Yunan askerlerinin değiş tokuşu konusundaki öneriyi kesinlikle reddetti.

Aslında Cumhurbaşkanı’nın açıklaması ilk kez resmen bu iki olay arasında bir ilinti kurmuş ve bir takasın yolunu açmış bulunuyor.

Haberin Devamı

Yunanistan’daki -ve AB’deki- hâkim kanaat zaten Türkiye’nin 2 Yunanlıyı 8 FETÖ’cü subaya karşı bir koz olarak kullandığı yönündeydi. Yapılan öneri bunun bir nevi teyidi sayılıyor.

Yunanlılar öneriyi reddederken, şu argümanı kullanıyor: İki olay birbirinden farklı, dolayısıyla ilinti kurulamaz. Atina’ya göre yargının FETÖ’cülerle ilgili duruşu, hukukun üstünlüğü ve AB kuralları doğrultusundadır.

Türkiye ise 2 Yunan askerinin durumunun Türk bağımsız yargının tasarrufunda olduğu karşılığını veriyor ve Yunanistan’ı Türk darbecilerini korumakla suçluyor.

Bu açmazdan kurtulmak isteniyorsa bunun yolu diyalogla pragmatik bir çözüm bulmaktır. Aksi halde, devam edecek olan tartışma ve gerginliğin kimseye yararı olmaz...