Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bir an için bu tartışmaları bir yana bırakıp bu yasa girişiminin siyasal amaç ve sonuçları üzerinde duralım. Böyle bir analiz, aslında ilgili tarafların hiçbirine fazla bir yarar sağlamayacağını, aksine zarar vereceğini ortaya koyuyor. FRANSA Ulusal Meclisi'nin "Ermeni soykırımını inkârı suç sayan" yasa tasarısı konusunda söylenecek çok şey var. Fransa gibi "özgürlükçü" bir ülkede, parlamentonun böyle bir yasayla "yasakçı" davranması doğru mudur? Fransız politikacılarının "Ermeni soykırımı" iddiasını aynen benimseyip karşı görüşü ifade etmek isteyenleri büyük bir suç işlemişler gibi cezalandırmaya hakkı var mı? Bu tasarının hazırlanmasında ve meclise sunulmasında Fransa'daki Ermeni lobisinin "yönlendirici rol" oynadığı açık. Ermeni diasporası, Avrupa ve Amerika kıtalarının çeşitli ülkelerinde bu tür çabalarında başarılı oluyor, yani soykırımla ilgili kampanyalarını o ülkelerin siyasetine sokabiliyor, bölgesel veya ulusal meclislerinden destekleyici kararlar veya yasalar çıkartabiliyor. Fransa'da da 2001'de bu şekilde Ermeni soykırımını kabul eden bir yasa çıkmıştı.Bu seferki girişim, benzeri yasaların da ötesinde, "inkârı cezalandırma" unsurunu içeriyor. Bundan Ermeni lobisinin veya diasporasının beklentisi, soykırım iddiasına karşı çıkan Türkiye'yi daha yoğun baskı altında tutmak ve bunun başka ülkelerde de emsal kabul edilmesini sağlamaktır.Peki, Ermenilerin bundan kazancı ne olur? Türkiye Fransız Meclisi'nin böyle bir karar almasından sonra soykırımla ilgili tavrını mı değiştirecek veya kendi argümanlarından vaz mı geçecek?Ermeni diasporasının zaman zaman elde ettiği taktik kazançlar (egolarını tatmin etmenin dışında), aslında kendilerine pratik bir yarar sağlamıyor. Aksine Ermeni diasporası (ve Ermenistan) ile Türkiye'nin arası daha da açılıyor, daha çok öfke, düşmanlık ve gerginlik yaratılıyor... Ermeni taktiği Fransız politikacılarının ve aydınlarının öteden beri Ermeni kampanyasının etkisi (bir kısmının da Türkiye konusundaki bilgisizlikleri veya önyargıları nedeniyle), soykırım iddialarına aktif destek verdikleri biliniyor. Son tasarının Ulusal Meclis'e gelmesinde ağırlıklı olarak iç siyaset faktörlerinin rol oynadığı da malum. Bazı Fransız politikacıları bunu açıkça söylüyorlar.Peki bu yasa neye yarayacak veya neyi değiştirecek? Fransızların başkalarına ait "davaları sahiplenmek" huyu vardır. Bunu kendileri için bir koz veya sorumluluk olarak görüyorlar. Ne var ki bu düşünce, Fransa'nın çıkarlarına fazla bir şey kazandırmaz. Paris'in gözünde Türkiye'nin bir dost ve partner olarak önemi varsa, şimdiki davranışının ters tepeceğini de bilmesi lazım. Fransız huyu Nihayet olaya bir de Türkiye açısından bakarsak, kuşkusuz Fransız Meclisi'nin böyle bir karar alması halinde, Ankara'nın tepkisiz kalması düşünülemez. Bütün mesele bu tepkinin şekli ve ölçüsüdür. Spekülasyon şeklinde sözü edilen Fransa'ya karşı ekonomik ve kültürel "boykot" konusunu soğukkanlılıkla değerlendirmek lazım. Duygusal ortam resmi bir boykot politikasından, daha uzun vadede Türkiye'nin uğrayabileceği zararların dikkate alınmasına engel olmamalı. Aksi halde, bu yasa tasarısının sahiplerine ve destekçilerine hiç hak etmedikleri bir kazanç sağlanmış olur... skohen@milliyet.com.tr Türk tepkisi