Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçen cuma gününden beri Kahire’nin Tahrir meydanında olanlar, Mısır devriminin henüz tamamlanmadığını ve hatta şimdi ikinci aşamasına girmekte olduğunu gösteriyor.
Geçen şubatta Hüsnü Mübarek’in devrilmesi, aynı meydanda 18 gün süren kitlesel gösterilerin bir sonucuydu. Bu bakımdan Tahrir Meydanı, özgürlük ve demokrasi için halkın giriştiği ayaklanmanın ve hatta “Arap Baharı”nın bir sembolü olmuştu. Sonuçta Mısır’da kısa zamanda ve az kan dökülerek gerçekleşen rejim değişikliği, “sokağın gücü”nü ortaya koymuştu...
Şimdi Mısırlılar gene sokaklara dökülüyorlar ve Tahrir Meydanı’nda toplanıyorlar.
Bu kez amaçları ne? Bu devrimin devamı ya da ikinci bir devrim mi? Bu yeni hareket Mısır’ı nereye götürecek?
* * *
Geçen şubattaki “birinci Tahrir hareketi”nin amacı açıktı: Mübarek rejiminin devrilmesi ve demokratik bir rejimin kurulması...
Meydanı ve Mısır çapında sokakları dolduran milyonlarca insan, farklı siyasi ve ideolojik eğilimlerine rağmen, bu hedef etrafında toplanmıştı.
Şimdiki “ikinci Tahrir hareketi”nin amacı, yarım kalan değişimin tamamlanmasını, Mübarek rejiminin kalıntısı olarak görülen “askeri vesayetin” tamamen ortadan kalkmasını sağlamaktır.
İlk Tahrir hareketinde, ordu kenara çekilmişti. Hatta gösterilerin son günlerinde “halkla ordu el ele” görüntüsü ortaya çıkıyordu.
Bu kez bunun tersi oluyor. Devrimi korumayı üstlenen ordu, halk ile karşı karşıya geliyor.
* * *
Tahrir meydanında toplananların bu kez başlıca isteği, ordunun kışlaya çekilmesi ve yeni anayasanın tamamen sivil bir yönetimin yolunu açmasıdır.
Oysa Mübarek rejiminin devrilmesinden sonra işbaşına geçen Yüksek Askeri Konsey’in kurmayı planladığı yeni anayasal düzen, ordunun ülkenin siyasal yaşamındaki rolünü ve nüfuzunu geniş oranda koruyor. Hazırlanan anayasa taslağının parametreleri ordunun siyasetteki yetkilerini oldukça geniş tuttuğu gibi parlamentonun ve sivil yönetimin asker üzerindeki denetimini epey kısıyor.
Mısır halkının bir kesimi ve özellikle Müslüman Kardeşler’in başını çektiği muhalefet, Yüksek Askeri Konsey’in tutumu ve yeni Anayasa taslağını, “eski rejimin devamı” olarak görüyor ve askeri vesayet altındaki bir sistemin arzulanan özgürlük ve demokrasi beklentilerini karşılamayacağını savunuyor.
Şimdiki asker ağırlıklı geçici yönetim ise Mısır’ın demokrasiye geçişinin istikrar içinde olması ve yeni anayasanın da bu düzeni koruması gerektiğini öne sürüyor.
Aslında ordu uzun yıllardan beri ülkede sahip olduğu yetkileri bir çırpıda sivillere devretmeye hazır değil. Bunun çeşitli nedenleri var. Sahip olduğu imtiyazları kaybetmemek arzusu bu nedenlerden biri. Diğeri ise, kendi nüfuz ve kontrolünün kalkması halinde, ülkenin kaosa veya siyasi aşırılığa (örneğin şeriata) sürüklenebileceği kaygısıdır...
* * *
Geçen şubatta Mübarek’e karşı ayağa kalkanlar, şimdi Tahrir meydanında Mareşal Tantawi’ye ve askeri yönetime karşı direnişe geçiyorlar.
Kuşkusuz bu kez ordunun göstericilerle karşı karşıya gelmesi tehlikeli bir durum. Oysa Mısır önümüzdeki hafta parlamento seçimlerine gidecek... Gerçekten gidebilecek mi? Bu şartlarda bu seçimler bir mana ifade edecek mi?
Askerle göstericiler arasındaki karşılıklı meydan okumanın nasıl gelişeceğini ve sonuçlanacağını kestirmek çok zor. Ama belli ki, Mısır ”bitmemiş devrim”inin devamı olan yeni bir sürece giriyor.