Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sami KOHEN

OLAY coğrafik bakımdan bizden çok uzak. Ama ilgi odağı açısından epey yakın...
"Asya mucizesi"nden söz etmek istiyoruz.
Sahi, ne oldu yıllar boyunca model olarak baktığımız "Asya mucizesi"ne? Hayranlık ve gıpta ile izlediğimiz "Asya kaplanları"na?
Mucize bitti mi? Kaplanlar ıslanmış kediye mi döndü?
Uluslararası Para Fonu IMF'nin yıllık toplantısını Uzakdoğu'nun incisi Hong Kong'da yapması, ilginç bir rastlantı. Bu olayı inceleyip tartışmak için daha iyi bir yer seçilemezdi. Bu sayede şimdi herkes, "Asya krizi"nin farkında.
"Günümüze kadar "Asya mücizesi"nden nasıl esinlenebileceğimizi, o "model"den nasıl yararlanabileceğimizi düşündüğümüz gibi, şimdi de, "Asya kaplanları"nın bu duruma nasıl düştüklerini de inceleyip gereken sonuçları çıkarmamızda büyük yarar var...
* * *
"ASYA kaplanları" 1965'ten itibaren başdöndürücü bir hızla kalkınan ülkelere verilen isimdir. Bunların arasında ilk sırada Güney Kore, Tayvan, Hong Kong ve Singapur yer alıyor. Bu ülkeler 30 yıl içinde, milli gelirlerini 5 - 6 kez katladılar.
"Asya mucizesi"nin ikinci dalgasında, 1960'ların az gelişmiş ülkelerini, Endonezya, Malezya, Tayland ve Filipinler'i görüyoruz. Bunların ulusal gelirleri de 3 kez arttı. Kalkınma hızları yüzde 7 - 8'den aşağı düşmedi.
Asya ülkelerinin hızlı gelişmede kaydettikleri başarının sırrı yıllar boyunca Batı'da - ve bizde - merak ve inceleme konusu oldu. Aslında bunun nedenleri "sır" değil. Artık herkes biliyor bu "mucize"nin başlıca faktörlerini. Bu nedenlerin bir kısmı, uygulanan ekonomik politika ile ilgili: Yani, dünya piyasalarına açılma, tasarrufları ve yabancı yatırımları teşvik, ihracata dönük üretimi ve verimliliği artırma, eğitimi yaygınlaştırma gibi... Liberal ekonomik sistemin gereklerinin yerine getirilmesinin yanı sıra, bu ülkelerin hızlı gelişmesinde rol oynayan önemli bir faktör de, Uzakdoğu insanının mizacı. Başlıca özellikleri, çalışkanlık, disiplin, Konfüçyüs felsefesinin izlerini taşıyan görev, özveri, dayanışma anlayışı gibi nitelikler... Artı, siyasi istikrar...
Batı'daki ileri ülkelerin dahi hayranlıkla izlediği "Asya mucizesi"nin gerçekleşmesinde, bütün bu faktörlerin payı var. O halde, birden bire ne oldu bu "mucize"ye?..
* * *
KRİZİN ilk işaretleri bu yılın başlarında Tayland'da görüldü. Borsa sarsılmaya, ulusal para Baht değer kaybetmeye, üretim gerilemeye, ihracat düşmeye yüz tuttu. Dış güven hızla erozyona uğradı. Ve bunalım, Malezya, Endonezya gibi "kaplanları" da vurdu. "Mucizeler diyarı" Güneydoğu Asya birden bire bir "felaket bölgesi"ne dönüştü...
Neden böyle oldu? Bu ülkelerin ekonomileri çok mu ısındı? Fazla mı liberalleşti ve kontrol dışına çıktı? Dış etkenler (aralarında rekabet ve doların güçlenmesi) mi rol oynadı? Bütün bunların payı var kuşkusuz. Nitekim şimdi IMF onlara sıkı para politikası ve kemerleri sıkma gibi ilaçları içeren malum reçeteyi sunuyor. Analistler, "Asya kaplanları"nın bu tedavi şekliyle yakında yeniden ayağa kalkacağına kani...
Bu olayın öğrettikleri arasında "siyasal dersi" de ihmal etmemeli. Sözü geçen ülkelerin çoğu, "hızlı gelişme için otorite ve istikrar şart" diyordu. Bu gerekçe ile, demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini kenara itiyordu.
Bu olay hızlı kalkınmanın demokrasisiz daha rahat gerçekleşebileceği tezinin yanlışlığını ortaya koydu. Özgürlüğün kalkınmayı frenlediğini iddia edenler, şimdi karşılaştıkları felaket karşısında ne diyecekler? Oysa, fikir ve eleştiri özgürlüğü ortamı olsaydı, herhalde bu felakete yol açan hatalar önlenebilirdi.
"Asya modeli"nin de bazı düzeltmelere ihtiyacı varmış demek.

Yazara Email S.Kohen@milliyet.com.tr