Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye 1.6 milyonu bulan Suriyeli mültecilerin yarattığı sorunla uğraşırken, şimdi en az bu çapta yeni bir göç dalgası tehlikesiyle karşı karşıya...
Halep’ten gelen haberler, Suriye’nin bu ikinci önemli kentinin giderek Esad’a bağlı ordunun hâkimiyeti altına girmekte olduğu ve Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) ise geri çekildiği yönünde...
Birkaç gündür Ankara’da Başbakan ve bazı bakanlar, Halep’teki yeni durumun Türkiye yönünde yeni bir göç dalgasına yol açacağını alenen beyan ediyorlar. Bu kez 2 ila 3 milyon Suriyelinin Türkiye’ye sığınmak isteyebileceğinden söz ediyorlar...
Bu olasılık gerçekleşirse Ankara ne yapacak?
Hükümet bu konuda bütün opsiyonları masaya yatırıyor. Tercihi, öteden beri savunduğu bir “güvenli bölge”nin kurulmasıdır. O takdirde gelecek mültecilerin büyük kısmı, Türk sınırına yakın Suriye topraklarında oluşacak bir bölgede, kamplarda barındırılacak ve Suriye’de savaş bittikten sonra evlerine dönmeleri sağlanacak.
***
Bu opsiyon kâğıt üstünde iyi. Ama pratikte bunun hayata geçirilmesi zor.
Hükümet şimdi Halep’teki durum dolayısıyla konu üzerinde bastırıyor. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden dahil, Amerikan yetkilileriyle yapılan görüşmelerde ele alınan başlıca konu da bu.
Açıkçası, şimdiye kadar ABD Suriye topraklarında bir “uçuşa yasak bölge” ve “güvenli bölge” kurma fikrine pek sıcak bakmadı. Bunun siyasal, askeri, teknik pek çok zorluğu olduğu için... Böyle bir adım atmak için BM Güvenlik Konseyi’nin kararı gerek. Rusya’nın buna karşı olduğu da malum.
Oysa yeni büyük bir göç dalgası olacaksa, Türkiye’den eskisi gibi “açık kapı” politikasını sürdürmesini ve tüm sorumluluğu üstlenmesini beklemek de haksızlık olur.
Sanırız hükümet de bu kez 2011’deki havada değil. Hatırlanacağı gibi, o zaman Türk liderler “Suriyeli kardeşlerimize kucak açmak görevimiz” diyerek “misafirlerimiz” diye nitelendirdikleri sığınmacılara kapıları açmıştı. Başta hükümet en çok 100 bin “misafir”in geleceğini, bunların özel kamplarda kısa bir süre kalacağını zaten Esad rejiminin de birkaç hafta içinde devrileceğini düşünmüştü.
Ancak bu hesap tutmadı. Mülteciler sorunu, izlenen hatalı Suriye politikasının beklenmeyen sonuçlarından biri oldu...
***
Kuşkusuz Türkiye iyi niyetle sığınmacılara yardım elini uzatarak bir insanlık örneği gösterdi. Ancak Ankara şimdi mültecilerin daha uzun süre Türkiye’de kalacaklarını, hatta geniş bir kesimin buraya yerleşeceğini düşünerek, bundan sonra göç dalgaları konusunda farklı davranmak durumundadır.
Mülteciler krizi artık Türkiye’nin uluslararası camia ile birlikte halletmesini zorunlu kılan bir noktaya ulaştı. Doğru, şimdiye kadar bizim gibi bundan direkt etkilenmeyen ülkelerden pek bir destek gelmedi. Türkiye de “Biz kendimiz hallederiz” havasına girdi.
Artık Ankara’nın bu sorumluluğun başkaları tarafından paylaşılması için daha enerjik girişimlerde bulunması zamanı gelmiştir.