Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DIŞİŞLERİ Bakanı Tansu Çiller'in Roma'daki temaslarında, Türkiye'nin AB üyelik sürecine alınmaması halinde, NATO'nun genişlemesini engelleyebileceği konusunda verdiği mesaj, Batı başkentlerinde olumsuz tepkiler yarattı.
NATO Genel Sekreteri Javier Solana, "Milliyet"te bugün yer alan özel demecinde, Ankara'nın böyle bir davranışa geçmeden önce "sorumluluklarını iyi hesaplaması gerektiğini" belirtti ve NATO'nun genişlemesi konusunun "NATO içinde çözümlenemeyecek sorunlarla değiş - tokuş edilemeyeceğini" söyledi. Yani NATO'nun bir numaralı yöneticisi üstü kapalı terimlerle şunu demek istiyor: AB üyeliğini garantilemek için, NATO'da veto kullanmaya kalkışırsanız, bu aleyhinizde olur. AB'de amacınıza ulaşamayacağınız gibi, NATO'daki durumunuz da adamakıllı sarsılır...
Benzer tepkiler başta ABD olmak üzere diğer NATO üyelerinden de geliyor. Amerikan sözcüsü Burns, Çiller'in böyle bir şey söyleyebileceğine ihtimal vermek istemiyor. Alman ve diğer Avrupalı yetkililer bu söylenenleri tehdit ve hatta şantaj olarak nitelendiriyor. Batı basınının genel tutumu da bu yönde.
Tepkilerin genelde olumsuz olmasına karşılık, bu "çıkış"ın belki de yararlı tarafı, müttefiklerin bu vesile ile Türkiye'nin ne dediğine kulak kabartması ve Türkiye'nin Batı camiası içindeki konumunu ve etkinliğini hatırlamış olmasıdır.
* * *
TÜRKİYE, Solana'nın da belirttiği gibi, daha baştan NATO'nun genişlemesini isteyen ve destekleyen ülkelerin başında geliyor. Batılıların, "sadık bir müttefik" olarak baktıkları Türkiye'den bekledikleri de bu idi.
Şimdi Türkiye'nin bir yandan "NATO'ya bağlılığımız devam ediyor, yerimiz Batı'dadır" derken, bir yandan da "Bizi AB'ye ve BAB'a almazsanız, NATO'da hareket tarzımız değişir" mesajını vermesi, bu çevrelerde şok yaratıyor. Ankara'nın böyle sivri çıkışlar yapmasına alışık değiller çünkü...
Tabii önemli olan, Batılı dostların bu tür sözlerin ve davranışların etkisi ile sarsılmaları veya telaşlanmaları değildir. Diplomasinin amacı şok yaratmak değil, sonuç elde etmektir.
Şimdi iyice düşünülecek - ve de tartışılacak - konu, "NATO kartı"nı oynamak stratejisinin, Türkiye'nin AB - ve BAB - ile bütünleşme amacına yaklaştırıp yaklaştırmayacağıdır. Diğer bir deyişle, Türkiye "ya bizi AB'ye alırsınız, ya da NATO'da, önem verdiğiniz genişleme konusunda vetomuzla karşı karşıya kalırsınız" demekle, istediği sonucu alabilecek mi?
Ankara'nın "resmi görüşü", bu yeni politikanın Türkiye'nin AB kozuna bir ağırlık kazandıracağıdır. Bu görüşe göre, AB, BAB ve NATO bir bütündür. Türkiye'nin sadece NATO'da olması, diğer kurumlardan dışlanması kabul edilemez. Ankara bunu her fırsatta söylüyor, ama bu söylenenler sonuç vermiyor. Müttefikleri harekete zorlamak için, eldeki kozları kullanmak gerek. Yunanistan, dostları tarafından kendisine "şımarık çocuk" sıfatı verildiği halde, zaman zaman uyguladığı "şantaj"la istediğini pekala elde ediyor. Varsın Batı şimdi Türkiye'nin çıkışlarını tehdit veya şantaj olarak nitelendirsin, önemli olan Ankara'nın sesini duyması ve bunu ciddiye almasıdır Madem ki NATO, "genişleme" stratejisini uygulamayı "hayati çıkarları"nın bir gereği sayıyor, Türkiye'nin bu yolu kapatması tehlikesini göze alamayacak ve sonunda Ankara'yı memnun etmek zorunda kalacaktır...
"Resmi görüşün" dayandığı mantık ve öngördüğü sonuç budur...
* * *
TÜRKİYE'de (diplomatik çevrelerde dahi) bu konuda tam bir görüş birliğinin bulunduğu söylenemez.
Karşıt görüş, Batı'lı müttefiklerin hiçbir zaman NATO ile AB arasında bir bağlantı kurmaya yanaşmayacağı, dolayısıyla Türkiye'nin "NATO kartı ile AB üyeliğini" garantilemeyeceği noktasından hareket ediyor. Nitekim ilk tepkiler de bunu gösteriyor. Bunun bir tehlikesi de, Türkiye'nin bu konuda fazla ısrarlı davranması halinde, NATO'daki durumunun sarsılması ve genelde kendisine destek sağlayan müttefikleri de kendisinden uzaklaştırmasıdır. O zaman Türkiye, hem AB'den, hem NATO'dan olabilir. Bu ise, Ankara'nın dış politika rotasının tamamen değişmesine ve çok sıkıntılı bir döneme girmesine yol açabilir.
Roma'dan verilen mesaj, Türkiye'nin "NATO kartı" oyununu masaya getirmiştir. Bunun nasıl ve nereye kadar oynanması gerektiği - ve bunda ne kadar yarar olacağı - konusu iyice tartışılmalıdır. Unutmayalım: Oyunun amacı, kazanmaktır...