Sami Kohen

Sami Kohen

skohen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ankara temsilcimiz Serpil Çevikcan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı röportajda sordu: “Başbakan’ın ‘uluslararası tepkileri umursamam’ yorumunu nasıl değerlen- diriyorsunuz?”. Bakanın cevabı şöyle: “Biraz bu uluslararası camiadaki bu tür çifte standartlara dönük bir tepkidir. O ‘Türkiye 3. sınıf bir ülkedir, onun mahkemelerinin kararını ben tanımam, ama x, y, z ülkeleri birinci sınıftır, ben onları takarım’ derseniz, o zaman da bir tepki hakkı doğar”...
Dışişleri Bakanı’nın Başbakan’ın söylediklerini savunmaya çalışması doğal karşılanabilir, ama bu konuda ortaya koyduğu argüman inandırıcı olmaktan uzak.
Bakana göre twitter meselesinde Türkiye’ye karşı alınan tavır, Türkiye’ye bir üçüncü dünya ülkesi gibi bakılmasından kaynaklanıyor.
Aslında twitter yönetiminden gelen eleştirinin nedeni, erişime topyekün yasak getirilmiş olmasıdır. Bunun Türkiye standartlarına göre de yasal olmadığını Türk yargı sistemi (idari mahkeme ve anayasa mahkemesi) de teyit etti.
***
Hükümetin twitter’a koyduğu yasak kararına ABD’den AB’ye, BM’den birçok sivil toplum kuruluşuna ve dünya medyasına kadar uluslararası camiadan çok yaygın ve yoğun eleştiriler geldiğini herhalde ilk gören de Dışişleri Bakanı olmuştur. Bunların hepsi Türkiye’yi 3. sınıf bir ülke olarak gördükleri için mi hükümetin davranışını eleştiriyorlar? Hepsi de mi Türkiye’ye karşı önyargılı? Eğer bu öyle ise (ki böyle bir komplekse kapılmaya lüzum yok) buna dünyaya meydan okuyan sert bir üslupla karşılık vermek yerine Türkiye’ye karşı yöneltilen eleştirilerin neden bu kadar yaygın olduğunu iyice incelemek ve ona göre krize çare bulmak gerekmez mi?

Haberin Devamı

Mısır’da sandık neyi değiştirecek?

Mısır askeri yönetiminin lideri Mareşal Abdül Fettah el Sisi önceki gün TV ekranlarının karşısına çıktı ve Mısır halkının kendisini son defa olarak askeri üniformasının içinde gördüğünü söyledi. Çünkü ordudan ayrılan mareşal, artık bir sivil ve Cumhurbaşkanı adayı...
Sisi’nin karşısına çıkmayı planlayan güçlü bir rakip yok. Dolayısıyla sonucu şimdiden kestirmek zor değil.
Böylece Sisi’nin devirdiği Muhammed Mursi dışında, 1952’den bu yana “asker kökenli başkanlar geleneği” devam etmiş oluyor.
Bundan iki önemli sonuç çıkarmak mümkün. Birincisi, sandık denilen şeyin tek başına demokrasinin garantisi sayılamayacağıdır. Mısır’da askeri darbe ile iktidardan düşürülen Müslüman Kardeşler yasadışı ilan edilmiş, yüzlerce mensubu hapsedilmiştir. Bunlardan 528’i önceki gün topluca idama mahkum edilmiştir. Bu şartlarda sandığın ne ifade ettiği, neyi değiştireceği sorulmaya değer.
İkinci sonuç, Sisi’nin mareşal üniformasını çıkarmasına rağmen, başkan seçildikten sonra yeni yönetimin pratikte bir “askeri vesayet rejimi” olacağıdır.
Üç yıl önce Tahrir Meydanı’ndaki ayaklanma diktaya karşı ve demokrasi için yapılmıştı Mübarek rejimi devrildi, ama sonraki gelişmeler demokrasi hayalini yok etti. Daha da kötüsü Mısır halkı bugün bölünmüş, kutuplaşmış durumda.
Eski mareşal, yeni politikacı El Sisi’yi bu yeni cephede zor günler bekliyor.